TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - D

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ 

daily allowance — hukuki huzur

dairy —- süthane, sütçü dükkânı

damage — hasar, zarar,, ziyan

damage (war - ) — harb zararları

damaged — zarara (kazaya) uğramış

damages — tazminat, zarar ve ziyan bedeli

damages (assessment of - ) — zarar ve ziyanın tâyini

damages (exemplary - ) — yalnız zararın tazminini değil aynı zamanda bir nevi ceza teşkil eden zarar ve ziyan bedeli

damages (liquidated - ) — maktu zarar ve ziyan

damages (nominal - ) — meblağ itibariyle cüzî ve daha ziyade mânevi tazminat mahiyetinde olan zarar ve ziyan bedeli 

danınum absque injuria — tazmini hukuken mümkün olmıyan zarar 

damnum sentit dominus — hasar şeyin malikine düşer

damnum sine injuria esse potest — zarar haksız sayılanııyan fiillerden de doğabilir

damnify — hasar ika etmek, zarar ve ziyana uğratmak

danger (alternative - ) — taaruza maruz kalan bir şahsın tehlike anında işlediği fiilin kusur sayılamıyacağı nazariyesi

dangerous chattels — tehlikeli mallar 

dangerous premises —- tehlikeli yapılar (binalar)

dangerous structures — tehlikeli yapılar (binalar)

dangerous things — tehlikeli şeyler

Danube (the - ) — tuna 

date — tarih, gün

date of maturity — alacağın muacceliyet iktisabetmesi (bk. İfa zamanı No. 1)

day ( civil - )— geceyansı başlıyan gün

day book — yevmiye defteri (bk. Ticari defterler No. 1)

day - labourer — gündelikçi işçi 

days - man — hakem, ara bulucu

days of grace — atifet günleri

days on demurrage — sürastarya

days (lay - ) — sürastarya

day - time — gündüz

dead capital — semeresiz kalan (işlemeyen) sermaye

dead freight — pişmanlık navlunu

dead plege — teslimi meşrut şekilde rehin

dead rent — maden ruhsatnamesi şahinin en az olarak vermekle mükellef olduğu bedel

dead - weight — safî siklet

deaf and dumb — sağır - dilsiz

deaf - mute — sağır - dilsiz

dealer — satıcı, tüccar

dean — dekan

death — ölüm

death (civil - ) — mânevi ölüm

death (penalty of - ) — ölüm cezası

death (prensumption of - ) — ölüm karinesi

death (sentence of - ) — ölüm cezasına nıütaallik hüküm, idam hükmü

death duties — veraset ve intikal vergisi

deaths (register of - ) — ölüm kütüğü

deaths - man — cellât

death - warrant — idam hükmü

debarring from inheriting — mirastan mahrumiyet

debasement — ayarını bozma, parayı

kıymetten düşürme

debat — müzakere, görüşme

debenture — reddi rüsum (drawbak) hakkındaki vesika

debentures — tahvilât

debit — zimmet, borç

debris — enkaz

debt — para borcu, deyıı

debt due — muaccel borç

debt (assumption of - ) — borcun nakli

debt (document evidencing the - ) — borç senedi

debt (floating - ) — dalgalı (vadeli) borç

debt (funded - ) — senetlere bağlanmış borç

debtor — borçlu

debtor’s summons — iflâs mahkemesinin verdiği tediye emri

debts — passif (bk. Mevcudat)

debts (attachment of - ) — alacakların haczi

debts (Crown  - ) — devlet (hazine) borçları

debts (imprisonment for - ) — hapsen tazyik

debts (liability of Estate for - ) — borçlardan dolayı mamelek ile mesuliyet 

debts of record — tanınan borçlar

debts (preferential - ) — iflâsta rüçhanlı (imtiyazlı) borçlar

debts (secured - ) — teminatlı borçlar

debts (simple contract-)— adi borçlar

debts (specialty-) — senedden doğan borçlar

decease — ölüm, vefat

deceased — müteveffa, ölü

deceit — mahkeme huzurunda yapılan hile veya yalan iddialar yüzünden ceza kararı veya dâvası

decentralisation — adem-i merkeziyet sistemi

deception — hile, iğfal

decision — hüküm, karar, ilâm

decisive oath — katî yemin (bk. Yemin No. 1)

deck - cargo — güverteye konan yük 

deck - passenger — güverte yolcusu

deck - stowed goods — güverteye konan mallar

declarant — istida veren, müstedi, dilekçi

declaration — beyanname, ihbar, dâva arzuhali

declaration — mahkeme kararı 

declaration (customs - ) — barname

declaration of death (by the Court) — gaiplik kararı (bk. Gaiplik No. 1)

Declaration of London (1909) — Londra beyannamesi

Declaration of Paris (1856) — Paris deniz harbi hukuku beyannamesi

declaration of solvency — tasfiye halinde bulunan bir şirketin, borçlarını 12 ay içinde tediye edebileceği durumda bulunduğunu bildiren beyanname

declaration of use or trust — bir tesisin (vakfın) mallarının muayyen bir şahsın lehine tahsis edildiğini bildiren beyanname

declaration of the rights of man and citizen — insan ve vatandaş hakları beyannamesi (hukuk-u beşer beyannamesi )

declaration of war — harb ilânı 

declaration (statutory - ) — yeminli bir beyanın değerinde olan beyanname

declaration of the will or intention — irade tezahürleri (bk. Fiil No. 1)

declaratory action — tesbit (belirtme) dâvası

declaratory judgment — tesbit kararı (hükmü)

declaratory statute — teşriî tefsir. (bk. Tefsir, a)

decree — hüküm, karar

decree absolute — nihaî karar

decree nisi — ancak muayyen bir süre geçtikten sonra nihaî hüküm haline gelen muvakkat boşanma hükmü

decree of commencement — ara tahkikatı (bk. Ceza muhakeme usulü)

decree of nullity — boşanma hükmü

dedication — bir yolun umuma tahsisi

deduction— mahsub (bk. Takas No. 1)

deed— âdi senet (bk. Senet N o .l) ; mukavelename

deed of assignment — devrütemlik senedi

deed of covenant — mukavelename ile deruhte edilen taahhüt

deed of real estate — tapu senedi

deed of partnership — şirket mukavelenamesi

deed - poll — tek taraflı mukavelename, muhatabı olmıyan beyanname

deed (title -) — senet, hüccet

deep - sea — açık deniz

de facto corporation — fiili şirket

defamation — hakaret ve sövme, iftira

default (defect) — ayıp

default (failure to act) — temerrüt

default (failure to pay) — adem-i tediye

default (want) — açık

default of appearance (proceedings in - ) — gıyap

default of creditor — alacaklının temerrüdü (bk. Temerrüt No. 1)

default of debtor — borçlunun temerrüdü (bk. Temerrüt No. 2)

default summons — il mahkemesinde basit muhakeme usulü

default (interest for -) — temerrüt faizi

default (judgment by -) — gıyabî hüküm

default (wilful-) — ağır kusur, kast

defaulter — borçlarını ifa etmiyen kimse

defeasance — muvazaa senedi; ayrı bir senedde mündemiç ve başka bir mukavelenameye mütaallik infisahı veya geciktirici şart

defeasible — infisahî şarta muallâk, iptali kabil

defect — ayip, noksanlık

defect of (in) form — şekilde noksanlık

defect of title —- hakta noksanlık (sakatlık)

defect of quality — ayıp 

defects of marriage — evlenmede sakatlar (noksanlar)

defects of property sold (action of warrantry regarding - ) — ayıp dâvası

defects (demonstration of - ) — ayıbın ihbarı

defective intention — irade fesadı 

defectiveness — noksanlık, sakatlık

defence — müdafaa; defi; itiraz (No. 1 b)

defence (means of - ) — müdafaa vasıtaları

defence (necessary - ) — meşru müdafaa

defence (points of - ) —. cevap, cevap lâyihası

defence (statement o f - ) — cevap; cevap lâyihası; müdafaaname

defence (witness for the - ) — sanığın lehinde şahadet eden kimse

defendant — dâva edilen

defendant — maznun, sanık

defendant counsel for the - ) — müdafaa vekili, müdafi avukat

defender (Scotland) — dâva edilen

defensive alliance — tedafüi ittifak (bk. İttifak No. 1)

defensive; war — tedafüi harb 

deferred annuity — müeccel vergi

deferred shares — imtiyazlı hisse senetleri

defiance (open of lawful authority) — devlet makamı emirlerine itaatsizlik

deficience - bills — İngiltere Bankası tarafından bütçe açığını kapatmak için verilen avans

deficiency — fire 

deficit — açık, hesap açığı

definitive judgment —- katî hüküm (bk. Hüküm No. 5)

deforcement — gasp, fuzulî işgal

defrauder — dolandırıcı

defunct — müteveffa, ölmüş

degradation — rütbesini indirmek, tard

degree (rank) — rütbe (askerî), ünvan, paye

degree (step) — derece

delay — tevakkuf, geçiknıe, teehhür 

del credere — dükruvar

delegate — murahhas

delegation — murahhas heyeti

delegation of powers — salâhiyet teffizi

deletion — terkin

deliberate — teammülî

deliberation — teammüd

delimitation — tahdit

delivery — teslim

delivery as an escrow — bir taahhütname (mukavelename) nin, bir şartın tahakkuku halinde müstefide teslim etmek üzere bir üçüncü şahsa tevdii

delivery from arrest — haczin fekki (bk. Fek No. 1)

delivery of a deed — bir taahhüdname (mukavelename) nin diğer tarafa  teslimi

delivery order — malın üçüncü bir şahsa teslimi hususunda mal sahibi tarafından zilyet olgna verilen emir

delivery (port of - ) — boşaltma limanı 

delivery (time of - ) — teslim zamanı

delivery (writ of - ) — menkul bir şeyin teslimine mütaallik icra emri 

demand — talep

demandant — aynî dâvada davacı

demilitarisation — askerlikten tecrit

demilitarized zone — askerlikten tecrit edilmiş olan mıntaka, gayri askerî mıntıka

demise — ölünceye kadar hasılat icarı

demise of the Crown — krallığın bir kraldan öbürüne geçinesi

demobilisation — terhis

democracy — demokrasi

demonstration — nümayiş

demonstration of defects — aybın ihbarı

demur — itirazda bulunmak

dermurrage — sürastarya; sürastarya tazminatı

demurrer — hukuk bakımından itiraz

denial — inkâr

denial of debt (action in - ) — borçtan kurtulma dâvası

denial of justice — ihkak-i haktan imtina

denization — vatandaşlığa kabul

denizen — tebaa, vatandaşlığa kabul edilen yabancı

deodand — kan bedeli

department — idare şubesi

Department (Am .) — Vekâlet, Bakanlık

Department of Justice (Am .) — Adliye Vekâleti, Adalet Bakanlığı

Department of State (Am.) — Hariciye Vekâleti, Dışişleri Bakanlığı

departure — dâvada caiz olmayan ıslah

departure (port of • ) — çıkış limanı, geminin hareket ettiği liman

dependence — muallâk mesele, münazaalı mesele

dependency — mahmi, himaye altında devlet

deponent — şahit, tanık

deportation — sürgün, tehcir

deposit — îda, tevdi; emanet; depozito

deposit (contract of - ) — vedia

deposit money — mevduat

deposit receipt — emanet belgesi

deposit of title deeds — tapu senedinin teminat olarak tevdii

depositary — müstevda, emanetçi

depositee — müstevda

deposition — şahidin (tanığın) ifadesi

depositor — mudi, para yatıran

depository — emanet yeri, ambar

deposits — mevduat

depreciation — kıymetini indirme; itfa

deprival of fecundity — kısırlaştırma

deprivation — azil etme, mahrum etme

deputy — vekil, muavin

deputy - governer — vali vekili

deputy - speaker — reis vekili

deraign — hakkını vikaye etmek

derelict — kimsesiz, sahipsiz

dereliction — terk, bırakma

derogate — ihlâl etmek

derogation — aykırılık, tecavüz

descendants — füru

descent — intikal, gayrimenkullerden ibaret olan mirasın intikali

descent (title by - ) — gayri menkullere müteallik kanunî miras hakkı

description — tarif

desecration — kudsiyetini giderme

deserter — bakaya, firari

desertion (from the armed forces) — firar

desertion (wilful - ) — terk (bk. Boşanma sebepleri No. 1)

designation — namzet gösterme; nam, ünvan

designs— faydalı model ve nümuneler

designs (copyright in - ) — faydalı model ve nfimunelere müteallik sınaî haklar

destination (port of •) — varma limanı

detainer (writ of - ) — tevkif müzekkeresi

detention — tevkif

detention (house of - ) — tevkifhane

detention (right of - ) — hapis hakkı

deterioration — bozulma

deterioration (spontaneous • ) — içinden bozulma

determinable life estates — süresi belli olmıyan bir halin devamı için

bırakılan arazi  

determination of punishment — cezanın takdiri

determine — sona erdirmek, sona ermek

dethronement — hali , tahttan indirme

detinue — istihkak dâvası, yedin iadesi dâvası, istirdat dâvası

devastavit — bir mameleki idare edenin vazife görmesindeki ihmal ve kusuru; selâhiyetin tecavüzü

deviation (from voyage)— yolculuğun değişmesi (değiştirilmesi)

devilling — bir avukatın üzerine aldığı işi başka bir avukata devretmesi; bir avukata vekâlet etme

devise — gayrimenkul üzerinde ölüme bağlı tasarruf, bir gayri menkul vasiyetle teberru etme

devise (alienation by - ) — bir gayrimenkulun vasiyetle devrü temliki

devise (executory •) — bir gayrı menkulü şarta muallâk olarak vasiyetle teberru etme

devisee — müsâ leh ,  kendine bir şey vasiyet olunan.

devisor — vasiyetle teberru eden kimse

devolution — tevarüs, intikal

devolution (accrual) of an inheritance — mirasın iktisabı

die — sikke

dies -non — tatil günü, mahkemelerin kapalı olduğu gün

diet — millet meclisi

difference — niza, ihtilâf

differences — vadeli alış verişlerde borsaya dahil olan emtea ve kıymetli evrakın fiyat farklan

digamy — iki evlilik

digest — kazaî içtihatlardan istihraç edilen kaidelerin koleksiyonu

dignity — paye, rütbe

dilapidations — kiranın sonunda zaruri tamirat masraflarının miktarı

dilatory plea — tehiri müstelzim itiraz veya defi

diligence — ihtimam ve takayyüt

diligence of a careful mercantil trader — tedbirli bir tacirin ihtimamı

diploma — şehadetname, berat, diploma

diplomacy — diplomasi

diplomatic envoy — elçi

diplomatic envoys and agents — diplomasi mümessil ve memurları

diplomatic immunities and prerogatives — diplomasi imtiyaz ve muafiyetleri

diplomatic inviolabilty — diplomatik masuniyet (dokunulmazlık)

diplomatic privilege — diplomasi masuniyeti (dokunulmazlığı) (bk. Masuniyet No. 1)

dipsomania — ayyaşlık

direct claim (action) — doğrudan doğruya dâva

direct evidence — doğrudan doğruya beyyine

direction - giver — âmir 

directions — talimat

directions (summons for - ) — müzakerelerin kapatılmasından sonra dâvacının mahkemeye sunduğu talimat alma dilekçesi

director — müdür

director of public prosecution — savcı muavini

directorate — müdürler encümeni

directors (board of - ) — bir şirketin veya müessesenin idare meclisi (yönetim kurulu)

directorship — müdürlük, âmirlik; müdürlük makamı

directory — talimat risalesi, dahilî nizamname, iç tüzük

disablement — malûliyet, mallûllük 

disability (general -  ) — medenî hakları kullanmağa ehliyetsizlik

disability (special - ) — medenî hakları kullanmağa mahdut ehliyet

disabled — malûl, sakat

disabled (insurance of the - ) — malûliyet sigortası

disabling statute — mevcut bir hakkı kaldırma veya tahdit eden kanun

disadvantage — mahzur, zarar 

disaffection (incitement to - ) — itaatsızlığa tahrik

disagreement — bağışlamayı red

disagreement — nifak, zıtlık

disallow — tasvip etmemek, reddetmek

disappearance (adjudication of - ) — gaiplik kararı (bk. Gaiplik No. 1)

disappearance (of untraceable or missing persons) — gaiplik

disapproval — red, aybın ihbarı

disarmament — silâhsızlanma

disavowal — kabul etmeme, tanınmama, red

disbar — barodan tardetmek

disbursements — sarf, masraf

discharge — ibra (N o. 2)

discharge — tediye, tebriye, borçtan kurtulma

discharge (order of - ) — ibra karan

discharge (port of - ) — boşaltma limanı

discharge unloading — boşaltma

discharge with ignominy — ordudan tard

discharging (days for -) — boşaltma müddeti

discharging port — boşaltma limanı

disciplinary criminal regulations — disiplin ceza hukuku

disclaimer of inheritance — mirasın reddi

disclosure — izhar, ifşa 

discontinuance of action — dâvanın sukutu, dâvadan vazgeçme

discount — iskonto

discovert — evlenmemiş;, dul

discovery by interrogatories — resen teklif edilen yemin suretile vakıanın hakikatim meydana çıkarmak

discovery of documents — ibraz ettirilecek vesikalarla vakıanın hakikatini meydana çıkarmak

discredit — itibarsızlık

dİscrapency — muarızlık. tutarsızlık

discretion — takdir selâhiyeti, temyiz kudreti

discretion (age or years of - ) — mümeyyiz olma hali

discretion (judicial - ) — yargıcın takdir hakkı

discretion (mischievous - ) — cezaya ehliyet; cezaî ehliyet

discretion statement — boşanma dâvasında kusurlu tarafın, kusuruna rağmen boşanma hükmünü vermek hususunda mahkemeye müracatı

discretionary act — takdire bağlı muamele

discretionary power — takdir salâhiyeti

discussion (s) — müzakere, görüşme

disfranchise — seçim hakkını iskat etmek

disherison — mirastan iskat

dishonesty — mürtekiplik, irtikâp

dishonour — ademi kabul veya ademi tediye

dishonourable conduct — haysiyetsiz ve şerefsiz bir hayat sürme (bk. Boşanma sebepleri No. 1)

dishonoured bill — Kabul (veya tediye) edilmemiş poliçe

disinheritance — mirastan iskat

dismemberment of the state — devletin parçalanması

dismissal — azil, yol verme

dismissal of action — dâvanın reddi

disobedience — itaatsizlik

disorderly houses — umumî evler

disparagement — akranı olmıyan ile evlenme

dispatch — irsal

dispauper — müzaheretten mahrum kılmak

dispensation — muafiyet, icazet

disposable — tasarrufu kabil

disposable portion of estate—tasarruf nisabı

disposal — tasarruf

disposition — tasarruf

dispositions (contracts) made without authority — fuzuli tasarruflar

dispositions mortis causa — ölüme bağlı tasarruflar

dispute — münakaşa, dâva, ihtilâf

dissecton (judicial - ) — otopsi

disseisin — zapt hali

dissolution — fesih

dissolution of marriage — boşanma

dissolution of Parliament — parlâmentonun feshi

distance freight — mesafe navlunu

distrainable — haczi kabil

distraint — haciz

distress — icrai haciz

distress damage - feasant— zilyedin bir gayrimenkule hakksız olarak gelen veya konan ve zarar vermiş olan şeyleri hapis hakkı, diğer kimsenin hayvanlarını, yaptıkları zarar yüzünden, hapis hakkı

distribution (of the estate, of average) — garameten tevzi

district — ilce, kaza; mıntaka, bölge; daire

district council — ilce meclisi

district court — ilce (bölge) mahkemesi

distringas — ihzar müzekkeresi

distringas (notice in lieu of-) — muhalefet varakası

disturbance — gayrimenkulden istifadeyi ihlâl

ditch — hendek

divergence — mübayenet

diversity — bir sanığın, hüviyeti hakkmdaki itirazı

dives costs — mahkeme masrafları

divide into lots (to - ) — ifraz

dividend — temettü hissesi, garame payı

division — taksim; bölüm; yüksek mahkemenin dairesi; parti grubu

division of an undivided property — şuyuun izalesi

divisional courts — istinaf mahkemeleri

divorce — boşanma

divorce a mensa et thoro— ayrılık dâvası

divorce a vinculo matrimonii — boşanma dâvası

divorce court — boşanma mahkemesi

divorce ( grounds for - ) — boşanma sebepleri

divorce (petition for - ) — boşanma dâvası

divorce suit —- boşanma dâvası

divorcer — boşanma sebebi

dock defence — müdafi avukat bulunmaksızın cereyan eden duruşma

dock — tersane, kızak

dock (felon’s - ) — mahkemede sanığın yeri

dock warrant — makbuz senedi, resepise

docket — mahkemedeki karar listesi; bir hükmün hülâsası; derkenar

document — senet

document evidencing the debt — borç senedi

documental draft — vesikalı poliçe

documentary credit — vesikah kredi (bk. Kredi No. II d)

documentary evidence— tahrirî beyyint

documentary proof of debt — borç senedi

documents of proof — evrak-i müsbite

documents of title — emtea senetleri (bk. Senet No. 1)

dogma — akide (dogma)

dole — pay; işsizlere verilen yardım

doli capax — aksi sabit oluncaya kadar cezaya ehil sayılan kimse (14-21 yaşında bulunanlar)

doli incapax — aksi sabit oluncaya kadar cezaya ehil sayılmıyan kimse (8 -14 yaşında bulunanlar)

domain (by the exercise of power of eminent - ) — en yüksek makamca verilen emir üzerine

domestic — yerli, yabancı değil, vatan mahsulü

domestic arts and crafts — ev sanatları

domestic relations (Law of •) — aile hukuku

domicile — ikametgâh

domicile by operation of law— kanunî ikametgâh

domicile of choice — tayin edilen ikametgâh

domicile of origin (or birth)— doğum münasebetiyle ikametgâh

domiciled bill — ikametgâhlı poliçe

domiciliary visit — arama, meskende resmî araştırma

dominant tenement — irtifak hakkından istifade eden gayrimenkul

dominion — dominyon

dominium — mülkiyet, sahiplik

donatio mortis causa — ölüme bağlı bağışlama

donation — hibe, bağışlama

donnee — bağışlanan

donee (of the power of appointment) — tasarruf selâhiyetini haiz olan kimse

donor — bağışlayan

doom — hüküm, mahkeme karan, ilâm

doom - book — örf ve âdet kitabı

doors (to close, the -) — bankaların ödemelerini tatil etmeleri

dormant funds — tediyesi 15 yıl içinde istenmemiş alacaklar

dormant partner — hususî şerik

double imposition — çifte vergi

double insurance — çifte sigorta

double plea — birden çok iddia hakkındaki itiraz

double taxation — çifte vergi

doubt (in case of - ) -— tereddüt halinde

doubtful debt — tahsili şüpheli olan borç

dower — çeyiz, cihaz

dower (writ of - ) — çeyiz dâvacı

dowry — çeyiz, cihaz

dowry insurance — cihaz sigortası

Doyen — duayyen (bk. K or diplomatik)

draft (an order for the payment money) — poliçe, çek, tediye emri

draft (a rough copy of a legal document) — müsvedde, taslak

draft (documentary - ) — vesikalı poliçe

Drago doctrine — drago prensipi

dragoman — tercüman, terceman

drawback — drawback, red-di rüsum

drawee — muhatab (bk. Poliçe)

drawer — keşideci (bk. Keşide No. 2; Poliçe)

drawing — keşide (No. 2)

drawing by lot — kur’a keşidesi (bk. Keşide No. 1)

droits of Admiralty — harp zamanında İngiliz limanlarında müsadere edilen düşman malları

drunkenness (habitual - ) — ayyaşlık

ducts — su yolu, zaruri mecralar (bk.Mecralar No. 2)

due date — alacağın muacceliyet iktisabetınesi, vade bitimi (bk. İfa zamanı No. 1)

duel — düello

dumping — damping

duplicate — bir senedin ikinci nüshası, eşyazı

duplicity (objection of - ) — birden çok iddia hakkındaki itiraz

duress — ikrah ve tehdit

dutiable — gümrük resmine tabi olan

duty — vazife, görev

duty — vergi, resim, gümrük resmi

duty calculated or applied by’ weight — mütevafit tarife (bk. Gümrük resmi)

duty-free — vergi (resim) den muaf

dying declaration — öldürülen adamın ölüm anında yaptığı beyanlar