TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - N

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ

 N. P. — bazı suçlar hakkında tatbik olunan seri muhakeme usulü adının remzi (bk. “ New Procedure” )

name — ad

name (change of - ) — adın değişmesi

name ( Christian - ) — ön ad

name and arms clause — adı değiştirmek mükellefiyetini mucip kılan vasiyetname kaydı

name-plate — sokak levhası (bk . Levha No. 2)

narcotics (or narcotic substances) — uyuşturucu maddeler

nasciturus — cenin

nation — millet

national —- vatandaş, tebaa; millî, yerli

National Assembly — Millet Meclisi 

national defense (legislation o n - ) — millî müdafaa (savunma) hukuku

national defense (tax for the benefit of -) — müdafaa vergisi 

national holidays — ulusal bayram ve genel tatiller

national insurance — âmine sigortası

national law — millî hukuk

national service — askerlik mükellefiyeti

nationalism — milliyetçilik

nationality — vatandaşlık

nationalization — millîleştirme, kamulaştırma

native — yerli

natural - born British subject — doğum itibariyle İngiliz vatandaşı (tebaası)

natural justice — yargılama selâhiyetini kullanan kimsenin uygulamaya mecbur olduğu esaslı kaide ve usuller

natural law — tabiî hukuk

natural obligations — tabiî borçlar

natural persons — hakikî şahıslar, gerçek kişiler (bk. şahıs)

natural rights — asli haklar

naturalisation — vatandaşlığa kabul

naturalisation (certificate of - ) — vatandaşlığa kabul şahadetnamesi

nature — tabiat, mahiyet, mizaç

nautical mile — deniz mili (bahri mil) (bk. Mil No. 3)

naval port or station — harb limanı (bk. Liman No. 1)

naval warfare (law of •) — deniz muharebeleri hukuku

navigation — seyrüsefer, gemi yolculuğu

navigation (inland - ) — iç sularda nakliyat

Navigation Acts — Kabotaj hakkındaki kanunlar

navy — donanma

ne exeat regno — memleketi terk etmek yasağı

nec per vim, nec claın, nec precarjo (longus usus - ) — ne zorla, ne gizlice, ne de ısrar üzerine elde edilen bir şeyin uzun zamandan beri kullanılması

necessaries — geçinme ihtiyaçları; levazım

necessary defence — meşru müdafaa

necessary expenses — zaruri masraflar (bk. Masraflar No. 1)

necessitas non habet legem — ıztırar halinde işlenen fiil suç teşkil etmez

necessitas publica major est quam privata — umumî menfaat hususî  menfaate tekaddüm eder

necessitous — muhtaç

necessity — zaruret; ıztırar hali

necessity (agent öf - ) — karının birliği temsil salâhiyeti

necessity (way of ) — lüzumlu geçit

need (in case of - ) — lüzumu halinde

need (reference in case of • ) — poliçayı lüzumu halinde kabul veya tediye etmek üzere gösterilmiş olan kimse

negative pregnant — dâva talebinin, esas itibariyle değil de, kullanılan kelimeleri harfiyen alarak inkân

negative prescription — iskatî müruru zaman (zamanaşımı) (bk. Müruru zaman No. 1)

neglect — kusur

neglect (gross ) — ağır kusur

neglect of duty by public officer — hizmet kusuru (bk. Memurun şahsi kusuru)

negligence — tazminat borcunu doğuran ve haksız fiil olan ihmalcilik; kusur; dikkatsizlik

negligence (contributory-) — her iki tarafın müşterek kusuru

negligence of public officer — şahsi kusur (bk. Memurun şahsi kusuru)

negotiability — tedavül kabiliyeti; devrütemlik kabiliyeti

negotiable — cirosu mümkün, devri caiz

negotiable instruments — ticarî senetler, kıymetli evrak (bk. Senet No 1)

negotiate — tedavüle çıkarmak, ciro etmek, nakletmek

negotiation (s) — müzakere, görüşme

negotiation o f marriage — evlenme tellallığı

negotiator — murahhas

negotiorum gestio — vekâleti olmadan başkası hesabına tasarruf

nem. con. (nemine contradicente) — hiç kimse itiraz etmediği için

nem, dis. (nemine dissentiente) — hiç kimse muhalif reyde bulunmadığı için 

neminem oportet legibus esse sapien iorem — hiç kimse kanundan daha akıllı olduğunu iddia edemez

nemo admittendus est inhabilitare se ipsum — hiç kimse kendi kendini ehliyetsiz kılamaz

nemo agit in se ipsum — hiç kimse kendi aleyhine hareket edemez

nemo contra factum suum proprium venire potest — hiç kimsenin, tanzim ettiği senede aykın hareket etmeye hakkı yoktur

nemo debet big puniri pro uno delicto — aynı suç yüzünden birden çok ceza verilemez

nemo debet esse judex in propria cua — hiç kimse, kendisini ilgilendiren bir işte hâkim olamaz

nemo est haerea viventis — sağ olanın mirasçısı yoktur

nemo ex proprio dolo consequitur actionem — hileli olarak hareket eden kimsenin dâva hakkı yoktur

nemo ex suo delicto meliorem suam conditionem facere potest — hiç kimse durumunu haksızlık ederek iyileştiremez

nemo plus juris ad aliüm transferre potest, quam ipse habet — temellük eden, temlik edcninkinden fazla haklara sahip olamaz; hiç kimse sahip olduğu haklardan fazlasını başka kimseye devredemez

nemo potest esse simul actor et judex — hiç kimse aynı zamanda hem davacı (savcı) hem de hâkim olamaz

nemo potest facere per alium, quod per se non potest — hiç kimse, kendisinin yapamadığı bir şeyi başkası vasıtasıyla de yaptıramaz

ııemo prohibetur pluribus defensionibus uti — hiç kimse birden fazla müdafaa sebebi serdetmekten men edilemez

nemo tenetur ad impossibile — hiç kimse imkânsız bir şeyi edaya icbar edilemez

nenıo tenetur se ipsum accusare —hiç kimse kendisini bir suçla ithama mecbur değildir

net profit — safî kâr

net receipts — safî hagılât (bk. Gayri safî hasılât)

net tonnage — safi gemi tonajı (bk. Cemi tonajı)

neutral flag (transfer to - ) — bitaraf bayrağa geçiş

neutral zone — bitaraf mıntıka (bk.) Mıntıka No. 6 )

neutrality — bitaraflık

never indebted — borcun inkârı

New Procedure — “ Yeni Yargılama Usulü” (bazı suçlar hakkında tatbik olunan seri muhakeme usulü)

new trial — istinaf mahkemesi huzurunda açılan yeni duruşma

New Year’s Day — yılbaşı günü (bk. Ulusal bayram ve genel tatiller)

news - agency — istihbarat acenteliği

next friend — bir küçük veya kısıtlının kayyumu sifatile onun namına dâva eden akraba veya dost

next • of - kin — en yakın akraba, en yakın kanunî mirasçı

night-time — gece vakti

night watchman — gece bekçisi

night-work — gece işi

nihil (or nil) — hiç bir şey

nihil facit error uominis cum de corpore constat — şahısta hata olmayınca yanlış bir adın kullanılmış olması zarar etmez

nisi (decree, order, rule, declaration or other adjudication of a court)— diğer taraf muayyen bir müddet içinde itirazda bulunarak kaldırılması için muhik sebepler göstermedikçe hüküm ifade eden mahkeme kararı

nisi prius (trialat -) — Londra şehrinde veya Middlesex eyaletinde tek bir yargıç ve bir jüri heyeti huzurunda cereyan eden dâva

nobility — asilzadelik, asilzadeler

noisome animal — gürültü ile rahatsız eden hayvan

nolle prosequi — kovuşturmanın meni talebi veya kararı; dâvadan rücu

nomad — göçebe

nominal damages — meblağ itibariyle cüzi ve daha ziyade mânevi tazminat mahiyetinde olan zarar ve ziyan bedeli

nominal value — itibari kıymet

nomination — nasıp, tâyin, namzetliliğe tavsiye

nomine (in - ) — namına

nominis umbra — tek şahıslı şirket non aliler a significatione verborum

recedi oportet quain cum manifesturn est aliud sensisse testatorem — vasiyet edenin aksi niyeti belli olmadıkça kelimelerin mutat mânalarından inhiraf edilmemeli

non assumpsit — borcun inkârı ( “ assumpsit” dâvasına itiraz) 

non cepit modo et forma — istirdat dâvasına itiraz

non compos mentis — mümeyyiz olmayan

noıı culpabilis — kabahatsiz, suçsuz

non debet, cui plus licet, quod minus est non licere — hakkını yalnız kısmen kullanan kimse haksızlık etmez

non est factum — sebebi olmadan tediyede bulunan kimsenin istirdat dâvası

non liquet — sarih değildir; sabit değildir; esası yoktur

non observata forma infertur adnullatio ait us — merasim ve şekil kaidelerine riayetsizlik muameleyi hükümsüz kılar

non obstante (dispensation-) — kanunî bir mani olmadıkça hüküm ifade eden muafiyet veya imtiyaz

non obstante veredictio — alt mahkemenin verdiği hükmün istinaf mahkemesince bozulması

non omne quod licet honestunı est — hakka uygun olan bir gey şeref ve haysiyete uymayabilir

noıı placet — tasdik (tasvip) edilmemiştir

non possessori incuınbit necessitas prohandi possessiones ad se pertinere — zilyet, yedinde bulunan şeylerin kendine ait olduğunu ispat etmek mecburiyetinde değildir; bir şeyin zilyedi aksi sabit oluncaya kadar malik addolunur 

non potest rex gratiaın facere cum injuria et damno aliorum — diğer kimselere haksızlık ve zarar ika pahasına kral atifet bağışlamaz

non prosequitur (judgment - ) — dâvanın reddi hükmü

non quod voluit testator, sed quod dixit in testamcnto inspicitur — vasiyet edenin istediği değil, belki vasiyetnamede ifade ettiği nazara alınır

non refert an quis assensum suunı praefert verbis, an rebus ipsis et factis — bir kimsenin, rızasını sözlerle mi yoksa fiillerle mi (sarih veya zımnî olarak) ifade etmesi fark etmez 

non refert quid notum sit judici, si notum non sit in forma judicii — yargıcın vukufu yalnız dâva esnasında edinildiği takdirde müessir olabilir

non sequitur — filân netice falan ihtiyaçtan çıkmaz

non videntur qui errant consentire — hatada bulunan kimse rızasını vermiş sayılmaz

non videtur consensum retinuisse si quis ex praeseripto minaııtis aliquid immutavit — başka kimsenin yaptığı tehdidin tesiri altında bir şeyi değişen kimse rızasını vermiş sayılmaz

non - acceptance — adem-i kabul

non - access — cinsî münasebet için fırsatsızlık

non - acknowledgment- — tanımama

non • age — küçük olma (reşit olmama) hali

nonagium — mirastaki menkullerden dokuzda biri olan pay, ki bu pay eskiden hayır maksadiyle mahallî kiliseye veriliyordu

non - agression (pact of - ) — ademi tecavüz misakı

non - alienation — temlik edilmeme

non - appealable — iptali kabil değil

non - appearance — hazır bulunmama

non - appellable — itirazı (istinafi, temyizi) kabil değil, kesinleşmiş

non - assignable rights — devrolunamayan yan haklar

non - belligerency —harbdışı olmaklılık

non - business day — iş günü olmayan gün

non - combatant —- muharip olmayan kimse, sivil adam

non • commissioned officer — gedikli erbaş

non - competence — salâhiyetsizlik

non - compliance — riayetsizlik

non • compos — mümeyyiz olmayan

non - compulsive (non - imperative) provisions — tefsiri hükümler

non - confidence (vote of - ) — ademi itimat, güvensizlik (bk. îtimat)

non - conformist — anglikan kilisesine kargı itizâl eden protestan

non - distrainable chattels — haczi caiz olmayan mallar

non - eligible — seçilmeye ehil olmayan

non - execution of contract (plea of - ) — akdin icra edilmemiş olması defi 

non - existent marriage — batıl evlenme (bk. Evlenmede sakallar No. 3)

non-feasance — kanuni bir mükellefiyeti hiç veya gereği gibi ifa etmeme

ııon - fraudulent baııkcrııptcy — adi iflâs

non - fulfilment — ademi ifa

non - interference (or non-intervention) — ademi müdahale

non - intromittant elause — bir şehir statüsüne derc edilerek bu şehri eyalet. sulh mahkemelerinin yargısından muaf tutan kayıt

non - joinder — tarafların mecburî taaddüdü halinde ilgililerden birinin dâvada bulunmaması

non - jury — jüri heyetine havale edilmeksizin yargılanmış

ııon - liability — adem-i mesuliyet

ııoıı - member — üye olmayan kimse

non - obedience — itaatsizlik

non-observance — uymamazlık, riayetsizlik

non payment — ademi tediye

non - performance -— ademi ifa

ııon • privileged — rüçhansız, imtiyazsız, adî

ııon - solvency — aciz olma hali

non - suit (judgement of - ) — dâvanın reddi; muhakemenin men’i kararı

non - transferable rights — devrolunamıyan haklar

non - user — ademi istimal

norm — kaide, düstur

noseitur a sociis — bir kelimenin mânası, içinde bulunduğu metinden belli olur

not guilty — suçu inkâr eden sanığın müdafaası

notarial act — noter huzurunda yapılan muamele

notary public — noter

notation — muhtıra

note — nota

note (bank -) — bankinot

note of hand — borç senedi, bono

note (promissory - ) — bono, emre muharrer senet

notice (advice or notification) — ilân, ihbar, bildirme; tebliğ, tebligat

notice (knowledge or cognisance) — bilgi (bk. Cehil No. 1), vukuf 

notice (actual-) — hakikî bilgi, vukuf

notice (constructive-) — bilmesi lâzım gelen hususlar

notice (express-) — hakikî bilgi, vukuf 

notice of action — resmi bir makam aleyhine dâva açmadan önceki ihtar

notice of trial (ordinary or short-)— bir tarafça diğer tarafa verilen on veya dört günlük durugUıa ihbarı

notice of writ of summons — İngiliz kazası dışında bulunan bir kimseye tebliğ edilen dâva arzuhalinin hülâsası

notice to admit — ikrara davet

notice to proceed — yenilenme dâvasından önce yapılacak ihbar

notice to produce — bir senedin ibrazına davet

notice to quit — kira akdinin feshini ihbar

notice to treat — istimlak hakkını haiz olan bir demiryolları kumpanyası veya diğer bir müessese tarafından ilgili mülk sahiplerine yapılan ihbar

notification — ihbar (bk. Fiil, No. 2)

notification (public - ) — ilân

noting — bir poliçenin ademi tediye veya ademi kabulünü bildiren ve noter tarafından senede yazılan şerh

notion — fikir, kıyas, mefhum

notorious —- zahir, aşikâr; fena şöhretli

nova causa interveniens — illiyet rabıtasını kesen yeni âmil

nova constitutio futuris formam imponere debet, non praeteritis — yeni kanun makabline şamil değildir

Nova Statuta — 1327 - 1483 yıllarında tanzim edilen İngiliz kanunlarına verilen ad

novatio — tecdit, yenileme

novation — borcun nakli; iki kişi arasında yapılan bir sözleşmeye taraflardan birinin yerine bir üçüncü şahsın girmesi; bir şirketten çıkan veya çıkarılan şerikin yerine yeni bir şerikin şirkete girmesi 

novus aetus interveniens — illiyet rabıtasını kesen yeni bir fiil veya muamele

nudum aetüm — hukukî bir sebep veya karşılık olmadan yapılan ve mühür altında yapılmadıkça dâva hakkını vermeyen anlaşma

nuisance — başkasına sıkıntı veya zarar verici bir şey veya durum 

nuisance (com m on or public - ) — herhangi bir umumi istifade hakkının ihlâli suçu

nuisance (private - ) — gaz, duman, gürültü gibi şeylerin diğer bir kimseye veya komşu arasına müdahalesi

nul tiel record — mevcudiyeti davacı tarafından iddia edilen fezleke, tutanak veya delilin mevcut olmadığına dair itiraz

null and void — bâtıl

nulla pactione effici potest ut dolus praestetur — hilesinden dolayı diğer bir kimseye karşı mesul olan kimse kendisini tazmin ettirmek hususunda sözleşme yapmaz

nullification — iptal

nullity — butlan

nullity (action for -) — iptal dâvası

nullity (declaration of - ) — iptal

nullity (decree of - ) — boşanma hükmü

nullity of marriage (petition for - ) — butlan dâvası

nullius filius — nesebi sahih olmayan çocuk

nullum simile est idem — birbirine benzeyen şeyler birbirinin aynı değildir

nullum tempus aut locus occurrit regi — devlet dâvaları zamanaşımına tabi değildir

nullus videtur dolo facere qui suo jure utitur — kendi hakkını kullanan kimse suiniyetle hareket etmiş sayılmaz

number plate — plâka

nunc pro tunc — mahkemece yapılan bir muamelenin geçmişte yapılmış gibi gösterilmesi

nuncio — daimi olarak gönderilen papanın murahhası (bk. Elçi No. 1 b)

nuncupative will — şahitler huzurunda yapılan sözlü vasiyetname

nuptias non concubitus sed consensus facit — karı kocalık işini tamamlamak ile değil, rızaların birleştirilmesi ile evlenme inikat eder