A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
î. O. U. — borç senedi
idem — aynı; aynen, keza
identical — tamamile aynı, müşabih
identify — hüviyetini tayin veya ayniyetini isbat etmek
identity — hüviyet; ayniyet, şahsiyet
idiocy — akıl hastalığı
idiot — akıl zayıflığına müptelâ
idle and disorderly persons — başı boş, tembel ve işsiz kimseler
ignorance — cehil
ignorance of the law excuses no man — kanunu bilmemek mazeret sayılmaz
ignoranti a facti excusat; ignorantia juris non excusat — vakaları bilmemek mazeret sayıldığı halde kanunu bilmemek mazeret sayılmaz
illegal — kanunen menedilen, kanuna aykırı
illegal practices — seçimlerde memnu hareket ve fiiller
illegal price — fahiş fiyat (bk. Fahiş No. 1)
illegality — hukuka aykırılık
illegitimacy — gayri meşru olma hali, nesebi sahih olmıyan çocuğun durumu
illegitimate — nesebi sahih olmıyan, gayrimeşru
illicit price — fahiş fiyat (bk. Fahiş No. 1)
ill - treatment — pek fena muamele (bk. Boşanma sebepleri No. 1)
im becility — akıl hastalığı
immaterial — ehemmiyetsiz
immemorial — hatırlanamıyacak kadar eski
immigration — dışardan içeriye göçmenlik
imminent danger — yakın (muhakkak) tehlike
immoral consideration — ahlâka (adaba) aykırı sebep veya mevzu
immoral offence — âdab - 1 umumiye aleyhine suç
immorality — ahlâka (adaba) aykırılık
immovable goods -— gayrimenkul mal (bk. Mal A, b)
immunity —- masuniyet, dokunulmazlık
immunity from taxes— vergiden muafiyet
impanel — jüri heyeti listesine girmek, jüri kaydedilmek
impartial — bitaraf, tarafsız
impeachment — ağır bir siyasî suç yüzünden Avam Kamarası huzurunda açtığı ceza dâvası, bakan aleyhinde ittiham
impeachment o f waste — bir gayrimenkulü iyice muhafaza mecburiyeti
impecunious — parasız
impede the liberty of auction — müzayedeye fesat karıştırmak
imperative provision— âmir hükümler
imperialism — emperyalizm
imperil — tehlikeye koymak
impertinence — münasebetsiz veya ehemmiyetsiz iddiaların ileri sürülmesi
iınplead — aleyhinde dâva açmak; kovuşturmaya başlamak
implement — âlet, vasıta, açenta; tamamlama
implication — delâlet; işlenen fiillerden işleyen kimsenin zımnî rızasını istihraç
implied contract — kanunî (zımnî) akit
implied (implicit) declaration of will (intention) — zimnî irade izharı
implied trust — var sayılan tesis (vakıf)
import — ithalat
import duties — ithalât gümrük resimleri (bk. Gümrük resmi)
importance — ehemmiyet, nüfuz, tesir
importation -— ithalat, ithal edilen eşya
importation (prohibition of - ) — ithalat memnuiyeti
importer — ithalatçı
imposition of duties — vergi mükellefiyeti, tekâlif
impossibility of performance — edanın imkânsızlığı
impost — vergiye bağlanmış şey
impostor — hilekâr, mürai
impound — müsadere (haciz) etmek; haczedilen şeyleri mufaza altına almak
impracticable — olamaz, yapılamaz
impresciptible right — müruru zamana (zaman aşımına) tabi olmıyan hak
impressment — ordu veya donanmaya zorla asker olarak yazmak
imprest — avans, peşin para
imprimatur — “ basılabilir” şerhi
imprisonment — hapis
imprisonment for debt — borç için hapis; hapsen tazyik
imprisonment without hard labour — hafif hapis
imprisonment (false -) — haksız mahpusluk
impunity — cezadan muaflık, şahsî masuniyet
imputability — isnadedilebilme, isnada kabiliyet
in camera — gizli celse
in curia — açık (alenî) celsede
in custodia legis — kanunun himayesi altında
in esse — şimdiki halde mevcut; olan
in extenso — uzun uzadıya, tafsilâtiyle, aynen
in forma pauperis — adlî müzaheret
in futuro — ileride
in gremio legis — kanunun sinesinde
in gross — toptan
in gross — şahsa bağlı hak
in invitıun — mukavemet gösteren kimse aleyhinde
in loco parentis — ana babanın yerinde bir çocuğa bakan kimse
in media res — tam işin ortasında
in misericordia — elinde, kudreti dahilinde
in nomine — namına
in open court — açık (alenî) celsede
inpais — kanunî usuller dışında
in pari materia — müşabih bir meselede
in perpetuuın — ebediyen, ebedî olarak
in personam — şahsi (hak veya dâva)
in pleno — tamamiyle
in posse — varolabilen şey
in praeaenti— halen, şimdi, bu anda
in propria persona — asaleten, bizzat
in re... — filan meselede
in rem — aynî (hak veya dâva)
in statu quo — eski durumda
in terrorem — korkutmak maksadiyle konan kayıt
in toto — büsbütün, tamamiyle
in transitu — transit olarak
inability — ehliyetsizlik
inadequacy — noksanlık; uygunsuzluk
inadmissibility of action — dâvanın dinlenmemesi
inadvertence ( by - ) — dikkatsizlikle, ihmalsizlikle
inalienable rigbts — feragati caiz olmayan (devrolunamıyan) haklar
inappropriate — elverişsiz, uygunsuz
Inc. — Amerikada hükmî şahsiyeti haiz olan bir ticaret şirketini gösteren kısaltma
incapable —- âciz, ehliyetsiz
incapacity — ehliyetsizlik
incarcerate — hapsetmek, hapse koymak
incarceration — mahpusluk, mevkufluk
incendiarism — kundakçılık
incendiary —- kundakçı
incest — mahremi (akraba) ile zina
incestuous — akraba ile zinaya ait
inchoate instrument — açık bono
incident — hadise
incident — ait, mütevakkıf olan
incidental claim — hadis dâva
incitement — suça tahrik
incitement to disaffection — itaatsızlığa tahrik
inelosure — çiftçiyi topraklandırma
inclusion — ithal, derç
income — varidat, gelirler; irat, kazanç
income tax — kazanç vergisi, irat vergisi, gelir vergisi
incompatibility — birleşmiyen işler
incompatibility of temperament — şiddetli geçimsizlik (bk. Boşanma sebepleri No. 2)
inconclusive presumption — katî olmıyan (alelade) karine (bk. Beyyine No. 4 b)
incorporated — hükınî şahsiyeti haiz olan ticaret şirketi; hükmî şahsiyetle mücehhez olan
incorporation — birleştirme; tüzel kişiliğin bahsedilmesi
incorporeal goods — gayrimaddi mallar (bk. Mal, B, b)
increase of capital — sermayenin çoğaltılması
increase of reglementary seniority — kidem zammı
incriminate — bir suçla nıütehhem kılmak
inculpate — suç isnat etmek
incumbent — vazife, görev
indebtedness — borçluluk
indecency — adâb - ı umumiye aleyhine suç, umumî adaba aykırı fiiller
indecent assault — cebren ırza geçmek
indefeasible right — zaman aşımına tâbi olmıyan hak
indefeasible rights — feragati caiz olmayan haklar
indemnification — tekeffül, zamin olmak
indemnify — tekeffül etmek, zamin olmak
indemnity — kefalet, tekeffül, garanti
indemnity — tazminat
indent — senede bağlamak
indent — hüccet, senet, mukavelename
indenture — zikzak şeklinde ikiye bölünmüş sözleşme senedi
independance — istiklâl
independent —- müstakil, hür
indeterminate — belli olmıyan, gayri muayyen
indication of origin — menşe işaretleri
indicia — alâmetler, emareler
indictable offences — ittihama vesile teşkil eden suçlar
indictment — iddianame, şikâyetname
indigenous — yerli
indirect — dolayısilc
individual — fert, münferit şahıs
individualism — ferdiyetçilik
indivisibility — tecezzi etmemek
indivisum — şuyu hali
indorsement — bk. endorsement
inducement — teşvik, tahrik
inducement — delil, kıyas
inducement (matters of - ) — mürafanın başlangıcı
industrial court — İngiltere’de iş ihtilâflarını uzlaştırma yolu ile halletmeğe yetkili mahkeme; iş ihtilâfları hakem kurulu
industrial disputes -— iş ihtilâfları
industrial enterprise — sinaî müessese
industrial insurance company — bir nevi halk sigortası
industrial law — sanayi hukuku
industrial property — sinai mülkiyet hakları (bk. Fikrî haklar No. 4)
industrial school — mahkûm çocuklara mahsus sanayi mektebi
industry (law governing the - ) — sanayi hukuku
inebriety — sarhoşluk
ineffective — tesirsiz
inexcusable — affedilemez
infamous crime — terzil edici suç (bk. boşanma sebepleri No. 1)
infamy — terzil edici bir suç. yüzünden şahadette bulunmak kabiliyetinden mahrum olma hali
infancy — küçük olma hali
infant — yirm ibir yaşından küçük olan kimse
infanticide — yeni doğmuş çocuğunu öldürmek
infectious (contagious) diseases — sari (bulaşık) hastalıklar
inferior — madun
inferior court — “ High Court” , Central Criminal Court” vc Lancaster ve Durham’in “ Chancery Court” larından başka her mahkeme
infirmary — revir
infirmity — maluliyet, malûllük
inflation —- enflasyon
inflict — tecziyesine hüküm vermek
influence (undue - ) — nüfuzu kötüye kullanmak
informal — usule aykırı; şekilsiz
informal admission — mahkeme dışı yapılan ikrar
informality — usul ve merasime aykırılık
information — ihbar; ilk tahkikat; ele vermek
information bureau — istihbarat bürosu
informer — ele veren kimse
informer (common - )-—suçluları araştırıp ele vermeği iş edinen kimse
infringement — bir hakkın ihlâli (tecavüzü)
infringement of a patent — bir ihtira beratının taklidi
inhabitants — mukiın olanlar, nüfus, ikamet eden halk
inheritance — mülke taallûk eden tevarüs, veraset, miras
inheritance ( accrual of - ) — tevarüs
inheritance (certificate of - ) — veraset senedi
inheritance (contract of - ) — miras mukavelesi
inheritance (devolution of an - ) — mirasın iktisabı; intikal
inheritance (disclaimer of an -) — mirasın reddi
inheritance (partition of the •) — mirasın taksimi
inheritance (renunciation of the •) — mirastan feragat
inheritance (share in the -) — miras hissesi
inheritance tax — intikal ve veraset vergisi
inheritor — mirasçı
inhibition — menetme veya edilme; yasak
inhibition — tapu sicilline geçirilen asarruf veya terhin memnuiyetine müteallik gerh
injunction — bir gey yapmak veya yapmamak hususunda mahkemece verilen emir
injunction (compulsive-) — bir şey yapmak hususunda mahkemece verilen emir
injunction (interim or interlocutory-) — bir şey yapmak veya yapmamak hususunda mahkemece ittihaz edilen ihtiyatî tedbir
injunction (mandatory-) — bir şey yapmak hususunda mahkemece verilen emir
injunction (restrictive-) — bir şey yapmamak hususunda mahkemece verilen emir
injunction, (perpetual-) — bir şey yapmak veya yapmak hususunda mahkemece verilen kesin emir
injunction (preventive - ) — bir şey yapmamak hususunda mahkemece verilen emir
injunction (to apply for an -) — refi veya meni dâvası
injuria — haksız fiil, kanuna aykırılık
injure — zarar vermek
injured party — mağdur
injury — hasar, ziyan; hakaret
injustice — adâletsizlik; zulüm
inland bill — memleket içinde çekilen poliçe
inland navigation — iç sularda nakliyat
inland sea — iç deniz
inland waters — iç sular
Inner Temple — İngiliz avukat loncalarından biri
innings — denizden kara haline konan yerler
innkeeper (or innholder) — hancı, otelci
innkeeper's liability — otecilerin mesuliyeti
innocent — masum; suçsuz kimse
innominate contract — isimsiz akit, nevi şahsına münhasır akit
Inns of court — İngiltere’de avukat loncalarıdırlar ki aynı zamanda hukuk mektebi mahiyetindedirler
innuendo — iftira yüzünden açılan ceza dâvalarında imâ ve kinaye mahiyetinde olan sözlere müteallik izahlar
inoperative —- hükümsüz, tesirsiz
inoperative (to become - ) — hükümden düşmek
inquest — sorgu yargıcı huzurunda jüri tarafından yapılan tahkikat (soruşturma)
inquest of office — suç eşyasının müsadereye tabi olup olmıyacağı hususunda bir devlet memuru huzurunda jüri tarafından yapılan sorugturma
inquiry — tahkikat, soruşturma
inquiry (writ of - ) — davacının lehinde giyab kararı verdikten sonra zararın tesbiti hususunda uygulanan usul
inquisition —- jüri tarafından yapılan istintak (sorgu ); böyle bir sorguya müteallik tutanak
inquisitorial system — engizisyon sistemi
insanity — akıl hastalığı
in self defence — megru müdafaa
inseparable — ayrılmaz
insertion — derç, içine konan gey
insignificant — cüz’î
insolvency — ödemelerin tatili; aciz
insolvent — âciz, borçlarını ödeyemeyen
inspection — tetkik, teftig, muayene
inspection ( on - ) — muayene gartiyle
inspection of documents — senet veya diğer belgeleri ibraz
inspection o f property — kegif ve muayene
inspector — müfettiş; iğleri idare eden kimse; enspektör
İnspector-Generalship — uıuumi müfettiglik
inspectorship deed — borçlunun işlerinin alacaklılar temsilcisinin nezareti altında tasfiyesi hakkındaki anlaşma
installation — yerleştirilme, tâyin
instalment — taksit, avans, mahsub
instalments ( by -) — taksitle
instance — dâva
instance (court of first-) — asliye mahkemesi
instigation — tahrik ve tegvik
instigator — muharrik (bk. Tahrik ve tegvik No. 3)
institute — İlmî müessese; encümen
institute clauses — deniz sigortaları poliçelerine dercedilen umumi şart ve kayıtlar
institution — müessese; müesses teamül veya içtihat
institutions of public utility — âmme müesseseleri
instructions — talimat, em irler; istigare; tenbih
instrument — âlet, vasıta, vekil
instrument — senet, borç senedi
instruments (negotiable-) — ticari senetler
instrument (bill, note) payable to order — emre muharrer senet
insufficiency — kifayetsizlik
insult — tahkir, hakaret, tecavüz
insulting — tahkirâmiz
insurable interest — sigorta menfaati
insurable value — sigorta değeri
insurance — sigorta, mal sigortası
insurance against risks of carriage — nakliyat sigortası
insurance against theft — hırsızlığa kargı sigorta
insurance agent — sigorta acentesi
insurance broker — sigorta prodüktörü
insurance for account of another — bagkası hesabına sigorta
insurance company — sigorta şirketi, sigorta kumpanyası
insurance for readers — gazete abonesiyle sigorta
insurance in case of death — ölüm sigortası (bk. Hayat sigortası No. 2)
insurance money — sigorta bedeli
insurance of interest — irat sigortası (bk. Hayat sigortası)
insurance of livestock — hayvan sigortası
insurance of the disabled —- malûliyet sigortası
insurance on the hull— tekne sigortası
insurance policy — sigorta mukavelenamesi, sigorta poliçesi
insurance premium —- sigorta ücreti, sigorta primi
insurance respecting aerial transportation — hava sigortaları
insurance taker — sigorta ettiren
insurance through registration under a newspaper’ s scheme — gazete abonesiyle sigorta
insurance (accident-)— kaza sigortası
insurance (fire - ) — yangın sigortası
insurance (liability -) — mesuliyet sigortası
insurance (life -) — hayat sigortası
insurance (marine-)— deniz sigortası
insurance (health -) — hastalığa karşı sigorta
insurance (maternity-) — analık sigortası
insurance (mutual-) -—- karşılıklı (mütekabil) sigorta
insured — sigortalı
insured interest — sigorta menfaati (bk. Menfaat No. 2)
insurer — sigortacı
insurgency — isyan
insurrection — isyan, ayaklanma
intellectual property — edebi mülkiyet hakları (bk. Fikrî haklar N o.l)
intelligence department — istihbarat dairesi
intelligence service — gizli istihbarat ve kontrol teşkilâtı
intendment of the law — kanunun maksadı (ruhu)
intention — rıza (No. 1b ) ; kast (bk. kusur) niyet
intention (declaration of - ) — rıza (No. 1 b)
intention (defective-) — rızada fesat
intentional — kasden, kasdî olarak
inter vivos — diri olanlar arasında
intercourse — münasebet
interdict — yasak emri, ınemnuiyet kararı
interdiction — memnuiyet
interest — ilgili olan kimse
interest — menfaat; hisse, pay
interest — faiz
interest for default — temerrüt (gecikme) faizi (bk. Faiz No. 1)
interest on interest — faize faiz yürütülmesi
interest prescribed by contract or agreement — mukaveleye bağlı faiz, akdi faiz (bk. Faiz No. 3)
interest prescribed by law — kanunî faiz (bk. Faiz No. 2)
interest (compound-) — bileşik (mürekkep) faiz
interest (contingent - ) — beklenen haklar
interest (general-) — âmme menfaati
interest (insurable-) — sigorta menfaati
interest (insurance of - ) — irat sigortası (bk. Hayat sigortası)
interest (public - ) — umumi menfaat
interest (rate of - ) — faiz miktarı
interest (simple-) — basit faiz
interested— şerik, hissedar, menfaattar
interference — müdahale, karışma
interference (unlawful-) — fuzulî müdahale
interim — muvakkat, geçici
interim balance sheet — ara bilanço
interiıı certificate — muvakkat ilmühaber
interim dividend — ara temettü
interim injunction — ihtiyatî tedbir
interlocutor — ara karar
interlocutory decision — ara karar nevinden büküm
interlocutory injunction — bir şey yapmak veya yapmamak hususunda mahkemece ittihaz edilen ihtiyatî tedbir
interlocutory order — ara karar şeklindeki emir
intermediate port — ara limanı
interment — ölü gömmek
intermittently — fasıla ile, münavebe ile
internal — yerli, yabancı değil; derunî, batınî
international — milleterarası
international administrative law — devletler arası (milletler arası) idareler hukuku
international arbitral tribunal — hakem mahkemesi
international commercial law — devletler arası ticaret hukuku
International Court of Justice — milletlerarası adalet divanı
international courts — milletlerarası mahkemeler
international custom — milletlerarası örf ve âdet (bk. Örf ve âdet)
international' exhibition (shaw)— milletlerarası sergi
International Labour Law — milletlerarası iş hukuku
international law — devletler umumi hukuku, milletlerarası hukuk
international mercantil law — milletlerarası ticaret hukuku
international practice — milletlerarası örf ve âdet (bk. Örf ve âdet)
interantional public policy — milletlerarası âmme nizamı (hk. Amme nizamı No. 2)
international rivers (streams) — milletlerarası nehirler
international union — milletlerarası birlik (ittihat) bk. Birlik No. 5)
internment — göz altına alınma
internuncio — papa elçisi (bk. Elçi No. 2 h)
interpellation — istizah, gensoru
interpleader — dâvaya müdahale
interpleader (stakeholder-) — kendisinden talepte bulunan iki kişiden hakîkî hak sahibi olanın tesbiti içiıı bunlar arasında açılmasını istediği davâ
interpleader relief — diğer bir kimsenin elinde iken haczettirilen malın hakikî sahip tarafından istihkakı
interposition — tavassut
interpretation — tefsir, yorum
interpretation clause — tefsire yarayan kayıt
interpretative provisions — tefsir hükümleri
interpreter — tercüman, terceman
interrogation — sorgu, istintak
interrogatories — bir tarafça diğer tarafa yazılı olarak bildirilen ve “affidavit” şeklinde cevaplandırılacak sualler
interruption — fasıla, inkıta
intervener — müdahil
intervention — tavassut, müdahale
intervention — dâvaya müdahale
intervention (law-suit by - ) — müdahale yoliyle dâva
intestate — vasiyetsiz ölen
intestate succession — kanunî mirasçılar
intimidation — korkutma, ikrah, tehdit;
intolerance — müsamaha edemezlik, taassup
intoxication — sarhoş etme veya olma, sarhoşluk
in transitu (goods -) — aktarma eşyası
intra vires — selâhiyet çerçevesi içinde
introducer — muharrik, m ü§ewik
intrusion — fuzulî işgal, gasp
inure — hüküm ifade etmek, yürürlüğe girmek
invalid — bâtıl, hükümsüz; battal; malûl, sakat
invalidation — battallık, iptal
invalidhood (or invalidism) — malûllük, sakatlık
invalidity — butlan
invalidity (declaration of - ) — iptal kararı
invention — icad, ihtira
inventor — muhteri, mucit
inventory — mevcudat (müfredat) defteri, envanter
inventory (furnishing of an - ) defter tutma
inventory stock — demirbaş eşya
invest — para yatırmak, para muayyen bir işe tahsis etmek
invested capital — sabit (tahsis edilen) sermaye
investigation — tetkik, araştırma, muayene
investigation of title — iktisap sebebini teşkil eden muamelenin muteber olup olmaması keyfiyetinin incelenmesi
investigation (report o f - ) — muayene raporu
investiture — gayrimenkulün teslimi; tâyin, tevcih
investment — para yatırmak
inviolability — masuniyeti şahsiye, kişi dokunulmazlığı
inviolability of one’s house — mesken masuniyeti, konut dokunulmazlığı
invitation — dâvet, çağırma
invitee — zilyet tarafından dükkân, mağaza, fabrika gibi iş yerlerine girmeğe davet olunan kimse
invoice — fatura, hesap' pusulası
İOU — borç senedi
irrebuttable (conclusive) presumption — katî karine (bk. Karine)
irrecoverable — tahsili kabil olmıyan irregular — usulsüz, nizamsız, nizama aykırı
irregularity — usul kaidelerine aykırılık
irremovability (from office) — lâyenazillik
irremovubitity of a pauper — bir fukaranın yardım gördüğü yerinden çıkarılmazlığı
irreparability — taınir edilemezlik
irresponsibility — adem-i mesuliyet, sorumsuzluk
irrevocable (letter of) credit — gayrikabil-i rücû (dönülemez) akreditif (bk. Akreditif No. 3)
issuable — tabı ve neşre lâyık, prensip meselesine taallûk eden
issue (of a person) — fürû
issue in the action — münaziünfih mesele
issue (at - ) — uıünazaalı, ihtilaflı
issue (bank of - ) — tedavül bankası
issue (date of - ) — ihraç günü, keşide günü
issue (gen eral - ) — bir suç isnadını tamamen ve genel olarak inkâr
issue (joinder in - ) — hükümden önce soil nıürafa
issue (object at - ) — münazaalı mesele
issue (place of - ) — ihraç yeri, keşide yeri
issues — haczettirilen arazinin semereleri
itein — bent, lıesapta münferit rakam
itinerant — seyyah, gezginci, seyyar