A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
M. R. — Yüksek Mahkeme istinaf dairesinde “ Master of the Rolls” denilen yargıcın remzi
magistrate — sulh hâkimi, sulh yargıcı; ceza işlerinde yargılama yetkisini haiz olan bir adliye memuru
Magna Carta — 1215 te Kıral John tarafından İngilizlerin şahsî ve siyasî hürriyetlerini ilân için neşredilmiş ve sonradan birçok defa yenilenmiş olan ferman
maiden assize — hiç ceza hükmü sadır olmamış mahkeme
maiden name — bir kızın evlenmeden önceki soyadı
mail — posta; posta arabası veya vapuru
maim — sakatlama, sakatlık
main — mecra
main — başlıca, esasî, eNı mühim
main reasons — mucip sebepler, esbabı mucibe, gerekçe
mainour — hırsızın elinde yakalanan çalınmış şey
mainprize — şahsî kefaletle mahpusu tahliye
maintenance — alâkası olmayan bir dâvada taraflardan birine yardım etmek suçu
maintenance — nafaka
maintenance (duty as to - ) — nafaka mükellefiyeti
major — büyük, reşit, yaşını doldurmuş; buluğa ermiş kimse
majority — ekseriyet, çoğunluk
majority (bar - ) — salt çoğunluk
majority — rüşt, ergenlik
majority (declaration of • ) — kazai rüşt
make — yapı, imal, mal
mala fide — suiniyetle
mala in se — kendiliğinden haksız olan fiiller; her zaman ve her yerde suç sayılan fiiller
mala prohibita — kanun gereğince haksız olan fiiller; yer ve zaman itibariyle kâh caiz kâh memnu sayılan fiiller
mala praxis — tazminat borcunu doğuran bir hekimin ihmali
maladministration — fena idare
male — erkek
malefactor — suçlu
malfeasance — bir haksız fiilin işlenmesi, kanuna aykırı hareket
malice — kasıtla işlenen haksız fiil
malice (with - aforethought) — bile bile ve kötü niyetle
malicious injuries in property — mülkiyet aleyhinde işlenen ve hem suç hem haksız fiil teşkil eden fiiller
malicious injury to the person — şahıs aleyhinde işlenen ve müebbet hapis cezası ile cezalandırılacak su;
malicious prosecution —- kötü niyetle ve sebepsiz olarak başka bir kimse aleyhinde yaptırılan ceza veya iflâs takibatı
maliciously — bile bile
management — idare
manager — müdür
managing owner — gemi müdürü
mandamus (action of - ) — bir şey yapmak hususunda açılan dâva
mandamus (writ of • ) — “ King’s Bench” dairesinin talebi üzerine yüksek mahkeme tarafından kıral namına yapılan ve muayyen bir âmme mükellefiyetinin ifasını emreden müzekkere
mandatary (or mandatory) — vekil
mandate — vekâlet, vekâletname; havale
mandate — manda
mandator — müvekkil
mandatory injunction — bir şey yapmak hususunda mahkemece verilen emir, ihtiyatî tedbir
mandatum crediti — kredi emri
manifest -—- zahir, belli, aşikâr
manifest — manifesto, gümrük beyannamesi, hamule senedi
manifestations of the will or intention — irade tezahürleri (bk. Fiil No. 1)
manifesto — manifesto, beyanname
manor — malikâne, zeamet
manslaughter — taammütsüz icra olunan adam öldürme fiili
miansuetae naturae — ehli hayvanlar
manual (sign -) — imza makamına kaim olacak işaret; el ile yapılmış alâmet
manufactory — fabrika
manufacturer — fabrikatör
manufactures — sınaî mamulât
margin — kenar; borsa tellâlının verdiği ihtiyat akçesi
marginal note — mariap
marginalia — haşiye, derkenar
marine adventure — deniz teşebbüsü,
deniz işletmesi, sefer
marine insurance — deniz sigortası
marine peril — deniz rizikosu
marine policy — gemi teknesi sigorta poliçesi
maritime commercial law — deniz ticareti hukuku
maritime law — deniz hukuku
maritime police — deniz zabıtası
mark — marka, damga, alâmet
mark sign — işaret
mark (trad e-) — alâmeti farika, fabrika (veya ticaret) markası
market overt — çarşı, meydan pazarı, Londra'da her mağaza
market - price — piyasa rayici
market-value — borsa rayici, piyasa rayici
marriage — evlenme
marriage articles — evlenme mukavelesi
marriage brokage —- evlenme tellallığı
ıııariage certificate — evlenme kâğıdı
marriage contract (or deed) — evlenme mukavelesi
marriage insurance — cihaz sigortası
marriage - portion — cihaz
marriage settlement — evlenme mukavelesi
marriage (c iv il-) — medenî evlenme
marriage (forbidding the -) — evlenmeye iîiraz
marriage (promise of - ) — evlenme vaadi
marriage (registration o f - ) — evlenmenin kütüğe getirilmesi
marriages (register of • ) — evlenme kütüğü
married woman — evli kadın (bk. Kan No. 2)
marshal (in the King’s Bench Division) — seyyar yargıcı refakat eden memur
marshal (of the Probate, Divorce and Admiralty Division) — mahkemenin emir ve müzekkerelerinin icrasına bakan memur
marshalling (as between creditors, etc.) — sırayı tertip
martial (court-) — harb divanı
martial law — örfi idare, sıkıyönetim
martial laws — harb kanunları (bk. Kanun No. 7)
master — iş sahibi, iş veren, patron, istihdam eden; usta; müdür
master (of the ship) — kaptan
Master in Lunacy — akıl hastalığı yüzünden hacir altına alınan kimselerin sermayelerini idare eden vesayet makamının müdürü
master of the Crown Office —• hususi şahısların şikâyeti üzerine ceza dâvalarını açan yargıç
Master o f (he Mint — İngiltere'de Maliye Bakanı
master of the rolls — Yüksek Mahkemenin istinaf dairesinde yargıç
masters of the bench — hukukçular korporasyonunun idare meclisi üyeleri
masters of the Supreme Court — yüksek Mahkemede bir nevi yargıç
mate — ikinci kaptan
nıates’ s receipt — ordino
material — malzeme, levazım, temel fikir
material — maddî cismaııî; esaslı, mühim
maternity hospital — doğum evi
maternity insurance — analık sigortası, doğum sigortası
matriarchy —- maderşahîlik
matricide — ana katili
matriculation (examination) — olgunluk imtihan
matrimonial causes — evlilik münasebetine taallûk eden bütün dâvalar
matrimony — evlilik
maturity (day of - ) — vade günü
maturity ( on - ) — vadede
maximum — azamî, en büyük veya yüksek
mayhem — ağır bir tarzda yaralamak
mayor — belediye reisi
Mayor (Lord -of London) — Londra Şehremini
Mayor’s and City of London Court — Londra şehrinde meydana gelen hukukî ihtilâfları halleden mahkeme
me judice — fikrimce, kanaatimce
means — vasıta
means of aerial transportation — hava nakil vasıtaları
means of transport — nakil vasıtaları, taşıtlar
means of transportation on sea — deniz nakil vasıtaları
measure — ölçü, mesaha
Measures — İngiliz Kilisesine mütaallik o !up nevi şahsına mahsus bir usulde tanzim edilen kanunlar
measures of conservation — ihtiyatî tedbirler, muhafaza tedbirleri
measurement — ölçme, mesaha
media res (in - ) -— tam işin ortasında
mediate possession — dolayısıyla zilyetlik (bk. Zilyetlik)
mediation — tavassut (No. 1)
medical jurisprudence — adlî tıb
medico - legal investigation — ihtibar
meeting — içtima, toplantı
meeting (general - ) — genel heyetin toplantısı
member — âza, üye
member of Parliament — mebus, milletvekili, saylav
member state — âza devlet, federe devlet (bk. Federal devlet)
membership — âzalık, üyelik
memorandum — beyanname, tezkere, müzekkere, muhtıra
memorandum — deniz sigorta poliçesine dercedilen ve muayyen malların uğradığı hasarları sigortadan hariç tutan kayıt
memorandum of association — şirketin tesis senedi, kurulu; senedi
memorial (of a deed) — tescil mak6adiylc yapılan mukavelenamenin hülâsası
memory (legal - ) — iktisabi müruru zamanın cereyanının başlanmasına mütaallik en uzak tarih
memory (living - ) — hafızanın haiz olduğu hatıra kabiliyetinin devam müddeti
men of war — harb gemileri
menaces — tehdit, ikrah, korkutma
mendicancy — dilencilik
mendicity — dilencilik
mens rea — kasıt
mental defectiveness — akıl zayıflığı (henüz 18 yaşında olmayan şahıslarda)
mental disease — akıl hastalığı (bk. Boşanma sebepleri No. 1)
mental infirmity — akıl zayıflığı
mental reservation — zihnî takyit (bk. Muvazaa No. 2 )
mercantile agency — ticari vekâlet
mercantile agent — acenta
mercantile broker — ticaret tellâlı (bk. Tellâl)
mercantile employee— tüccar memuru
mercantil law — İngiliz ticaret hukuku
mercantile matters — ticari işler
mercantile power of agency — ticari vekil
mercantile trader — tacir, tüccar
merchandise — emtia
merchandise mark — menşe (mahreç) işareti
merchant — tacir, tüccar
merchant shipping — deniz ticareti
mercy — af
merger — alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi
merger — iltihak tarikiyle birleşme (bk. Birleşme No. I, 2)
merits — bir dâvanın esası
mesne — orta, mûtevassıt; ara
mesne lord — timar sahibi
mesne interest — ara faiz
mesne profits — bir gayrimenkule haksız tasarruf eden kimsenin gayrimenkulden faydalanması
message — mesaj
messuage — müştemilâtlı mesken
metal currencies — meskukât
metayage — yarımcılık mukavelesi, iştirakli icar
metes and bounds — hudut
metric system — metro usulü
middle-age — orta yaş (35- 55 yaş)
Middle - Ages — orta çağ
middle class — orta tabaka
middleman — komisyoncu, tellâl
Middle Temple — avukatlar korporasyonlarından biri
middling — vasati, orta neviden
midwife — ebe
migration — göçmenlik
mile — mil (No. 2)
mileage — mil hesabı ile ücret veya vergi
military court — askerî mahkeme
military criminal (penal) law — askerî ceza hukuku
military guard — askerî karakol
military jurisdiction — askerlik adliyesi
military law (Naval law; Air Force law; the Army Act; King’s Regulations) — askerî ceza hukuku
military law (offence against ) — askerî suç
military law (person subject to - ) — askerî şahıs
military offence — askerî suç
military secret — askerî sır (bk. Sir No. 6 )
military service (compulsory-) — askerlik mükellefiyeti
military zone — askerî nuntaka (bk. Mintaka No. 3)
militia — milis
mind — akıl, dimağ
mine — maden ocağı
mines, minerals and quarries (legislation in relation to - ) — maden hukuku
mineral rights duty — maden resmi
mining company — madencilik kumpanyası
minimum — asgarî, en küçük
Minister — nazır, vekil, bakan
minister plenipotentiary — orta elçi (bk. Elçi No. 2 a)
minister resident — mukim elçi (bk. Elçi No. 3)
minister (prime - ) — başbakan
ministerial act — İdarî tasarruf (muamele)
ministerial order — yazılı emir
Ministry — Vekâlet, Bakanlık
Ministry of Agriculture — Ziraat Vekâleti, Tarım Bakanlığı
Ministry of Communications — Münakalât Vekâleti, Ulaştırma Bakanlığı
Ministry of Economy — İktisat Vekâleti, Ekonomi Bakanlığı
Ministry of Foreign Affairs — Hariciye Vekâleti, Dışişleri Bakanlığı
Ministry of Interior (of internal affairs) — Dahiliye Vekâleti, İçişleri Bakanlığı
Ministry of Justice — Adliye Vekâleti, Adalet Bakanlığı
Ministry of National Defence — Millî Müdafaa Vekâleti, Millî Savunma Bakanlığı
Ministry of Public Health and Welfare — Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı
Ministry of Public Instruction (Board of Education) — Maarif Vekâleti, Millî Eğitim Bakanlığı
Ministry of Public Works — Nafia Vekâleti, Bayındırlık Bakanlığı
Ministry of War — Harbiye Nezareti, Millî Savunma Bakanlığı
Minor — küçük, reşit olmayan kimse
minor interests — tapu siciline geçirilemediği halde hüküm ifade eden hak ve menfaatler
minorities (law and rights of - ) — azınlık (azlıklar) ‘ hukuku (ve haklar)
minority representation — azınlık temsili
minority rights— azınlık hakları, azınlık hakları
mint — darphane
minute — mazbata, tutanak; müzekkere
misadventure — aksi tesadüf, kaza
misapplication — haksız istimal, beyhude yere sarf
misappropriation — emniyeti suistimal,, inancı kötüye kullanma
miscarriage — tazminat borcunu doğuran haksız fiil
miscarriage — çocuk düşürme
miscarriage of justice — ihkak-ı haktan imtina; adlî hata
mischief of the Statute — bir kanunun hikmet-i vücudu, kanunun gaye veya maksadı
mischievous discretion — cezaya ehliyet; cezaî ehliyet
misconduct — iffetsizlik, suihal
misconstruction — suitefsir, fena tefsir, yanlış tefsir
misdemeanor — suç, cürüm, cünha, kabahat
misdescription -— satılan şeyin hataen yatılı; tarif ve tavsifi
misdirection — yargıcın jüriye yanlış izahat ve talimat vermesi
mise — tasarruf, paha, değer, masraflar
misericordia ( in - ) — elinde, kudreti dahilinde
misfeasance — kanunî muamelelerin yanlış icrası, kusurlu hareket
misjoinder — bir dâvada birden çok kişinin haksız olarak birlikte davacı ve birlikte dâva olunan sıfatıyla bulunması
misnomer — isimde hata
misplead — mürafaa veya müdafaada hata, usul hatası
misprision of felony — başka bir kimse tarafından işlenen suçu gizli tutma veya tutturma suçu
misprision of treason — diğer kimsenin işlettiği hiyanet suçunu münasip bir müddet içinde adliyeye bildirmemesi suçu
misrepresentation in the conclusion of a contract — akit yapılırken işlenen kusur; yanlış zehabı uyandıran izah ve beyanda bulunmak
misrepresentation (false or fraudulent) — akit yapılırken bile bile yanlış zehabı uyandıran izah ve beyanlarda bulunmak
misrepresentation (innocent - ) — akit yapılırken hakikatin* inanılan ve fakat yanlış zehabı uyandıran izah ve beyanlarda bulunmak
misrepresentation ( negligent - ) — akit yapılırken ihmal eseri olarak yanlış zehabı uyandıran izah ve beyanlarda bulunmak
mistake —• hata
mistake in detail — akdin taallûk ettiği şeyde hata (bk. Hata No. 2)
mistake in identity — şahısta hata (hk. Hata No. 3)
mistake in the nature of the contract itself — akdin zatında hata (bk. Hata No. 1)
mistake in the subject - matter of the contract — akdin taallûk ettiği şeyde hata (bk. Hata No. 2 )
mistake of fact — maddî hata
mistake of law — hukukî hata
mistake of motive — saikte hata (bk. Hata No. 5)
misuse (or misuser) — kötü kullanma, suiistimal
mitigating causes — cezayı hafifletici sebepler
mitigation — tahfif, tenkis
mittimus — müzekkere, dosya gibi bir şeyi göndermiş olmak
Mixed Arbitral Tribunal — Muhtelit Hakem Mahkemesi
mixed fund — menkul ve gayrimenkul malların semerelerinden ibaret olan fon
mixed insurance — muhtelit hayat sigortası (bk. Hayat sigortası No.3)
mobilisation — seferberlik
model — model, numune, örnek
modification — tadil, tadilname, değişiklik, değiştirme
modo et forma — arzuhalde ileri sürülen iddiaları şekil ve muhteva itibariyle kesin olarak inkâr
modus — âsar bedeli, öşür bedeli
modus vivendi — muvakkat anlaşma (bk. Anlaşma No. 2)
moiety — yarı
monarch — hükümdar (bk. Monarşi)
monarchy — monargi
monarchy (hereditary - ) — irsî monarşi (bk. Monarşi)
monetary law — para hukuku
money — para
money (advance of - ) — avans
money (bad or counterfeit-) — kalp para
money (coined - ) — nıeskükât
money (forfeit - ) — cayma tazminatı
money (hush - ) — susturma rüşveti; sükût hakkı
money (insurance-) —. sigorta bedeli
money (paper-) — kâğıt para
money (ready - ) — nakit
money-bill — maliye ve vergilere taallûk eden bir kanun tasarısı
money - changer — sarraf
money - debt — para borcu
moneylender — ödünç para verme işleri ile iştigal eden kimse
monopoly — inhisar, tekel
monopoly products — inhisar (tekel) maddeleri
Monroe Doıtrin — Monroı* kaidesi
ınonstrans de droit — hazine aleyhinde istihkak dâvası açan kimseye terettüp eden beyyine külfeti
month — ay
month (calender - ) — takvim ayı
month (lunar-) — kamerî ay
monthly — aylık, ayda bir defa; bir ay süren
monument — âbide, anıt
moor — gemiyi bağlamak veya demirlemek
moot — münazara
moot case (or point) — münazara edilecek mesele
moot court — müzakere meclisi
moot hall — müzakere odası,
mooting — münakaşa, müzakere, münazara
mora accipieudi — alacaklının temerrüdü
mora solvendi— borçlunun temerrüdü
mora (to put the debtor in -) — temerrüd haline sokmak
moral coercion — tehdit, ikrah
moral defectives — ahlâk bakımından sakatlık
moral principle — ahlâk kaidesi
morality — ahlâkiyet
morals — ahlâk ve âdab, ahlâk ilmi
morals (acts offending good-) — ahâk ve âdaba aykırı muameleler
moratorium — moratoryum
moratory interest — temerrüt ( gecikme) faizi (bk. Faiz No. 1)
moratur iıı lege — bir nevi itiraz
mores (contra bonos - ) — ahlâka (âdaba) aykırı
morgue — morg
mortgage— gayrimenkul rehni, ipotek
mortgage bonds — rehinli tahvilât
mortgage certificate (or deed) — ipotekli borç senedi
mortgage on ship — gemi rehni, gemi ipoteği
mortgage with certificates — ipotekli borç senedi
mortgage (equitable-) — teminat vermek üzere temlik
mortgage (legal - ) — merhuma temellük şartı ile yapılan ve borçluya bir vefa hakkını bahşeden ipotek
mortgagee — ipotekli alacak sahibi
mortgagee (first or only -) — ilk dereceli bir ipotekle temin edilmiş olan alacaklı
mortgagee (second or subsequent - ) — ikinci dereceli bir ipotekle temin edilmiş olan alacaklı
mortgagor — ipotek tesis eden borçlu
mortis causa — ölüme bağlı, ölüm sebebiyle
mortmain — ölü el; tüzel kişilere tahsis edilen mülk
mortuary — morg
most - favoured nation clause — en ziyade mazhar-i müsaade devlet
mote — toplantı, meclis
motion — takrir, önerge; istida; talep
motion for judgment — hüküm talebi
motion to set aside judgment — hükmü bozmak talebi
motion (upon the Court’s own) — resen
motive — sâik
motor car — otomobil
motor vehicle — motorlu nakil vasıtası (hk. Nakil vasıtaları)
mouth (by word of - ) — sözlü olarak
movable goods — menkul mal (bk. Mal, A, a)
movable property— menkul mülkiyeti
movables — menkuller
movables without owner — sahipsiz şeyler
Muhammedan (Mahommedan) Law— İslâm hukuku
mulier — nesebi sahih olan çocuk veya kardeş
multifariousnese — pek çeşitlilik itirazı, bir dâva arzuhalinde pek fazla mevzu ve taleblerin bulunması
multiple insurance — çifte sigorta
municipal board — belediye encümeni
municipal corporation — belediye; hususî (mahallî) idare
municipal law — millî veya iç hukuk
municipal police — idari zabıta
municipality — belediye
muniment — hüccet, senet
murder — adam öldürmek suçu, taammüden katil
murderer — katil
museum — müze
mutatis mutandis — aşağı yukarı; teferruat halin icabına göre değiştirdikten sonra
mute by visitation of god (to stand - ) — sanığın sağır - dilsizlikten dolayı ifade vermemesi
mute of malice (to stand - ) — sanığın bile bile ifade vermekten kaçınması
mutilation — sakatlama
mutiny — askerî fesat; isyan
Mutiny Act — isyan bastırma kanunu
mutual — mütekabil
mutual assent (lack of •) — fesat (N o. 2)
mutual assistance — mütekabil yardım
mutual credits — iki tarafın birbirine kargı haiz olduğu alacaklar
mutual help — mütekabil yardım
mutual insurance — karşılıklı sigorta
mutual respect (right of •) — mütekabil hürmet (riayet) hakkı
mutual support — mütekabil yardım
mutuum — ariyet
mystic testament — gizli tutulan vasiyetname