A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
oath — yemin (bk. Beyyine No. 5)
oath (administer a n -) — yemin ettirmek; tahlif, and içirmek
oath by order of Court — resen teklif olunan yemin (bk. Yemin No. 1)
oath - breaking — yeminden dönme obiter dictum — diğer bir dâvaya müteallik bir hükmün gerekçesinde temas edilen ve fakat o hükmün temeli olmıyan hukukî bir mesele hakkındaki mütalâa
object at issue — iddia olunan şey, münazi fih, münazaalı mesele
object of a right — hakkın mevzuu
object (of the power of appointment) — faydalanan, müstefit
objection — itiraz (No. 1 b)
obligation — borç (No. 1 ); taahhüt
obligation (imperfect-) — nakis mükellefiyet, ahlâki borç
obligation (legal - ) — hukukî bağ, hukukî mükellefiyet
obligation (perfect - ) — tam mükellefiyet; hukukî borç
obligation (real-) — aynî mesuliyet obligations arising out of contracts (or under agreements) — akitten doğan borçlar
obligations to bearer -— hâmile muharrer (yazılı) senetler
obligations (law of - ) — borçlar hukuku
obligatory insurance — mecburi sigorta
obligee — alacaklı
obligee — bir borç senedinde müstefit olarak gösterilen kimse
obligor — bir borç senedini imza eden (taahhüt altına giren) kimse
obscene publications — müstehcen neşriyat
observance — örf, âdet, imtisal
obsolete — modası geçmiş, istimalden (tatbikten) düşmüş
occupancy (of ownerless thing) — işgal, ihraz
ocupant — zilyet, vazülyet
occupation (by the forces of the Crown) — işgal
occupation (by a private person) — zilyetlik, vaziyülyetlik
occupational diseases — meslek hastalıkları
octroi — oktruva (duhuliye resmi)
oktroi duties — ticaret-i dahiliye gümrük resmi (bk. Gümrük resmi)
of course — mahkemece reddedilemeyen bir talep
offence — suç
offence (immoral - ) — adâb-ı umumiye aleyhine suç
offence (indictable - ) — ittihama vesile teşkil eden suç
offence affecting the family — aile nizamı aleyhinde suç
offence against good morals — adâb-ı umumiye aleyhine suç
offence against military law — askerî suç
offence against the press laws — matbuat cürümleri, basın suçu
offence against the safety of the Stale — devletin şahsiyeti aleyhine işlenen suç
offender — suçlu
offensive alliance — tecavüzi ittifak (bk. İttifak No. 1)
offensive war — tecavüzî harb
offer —- icap
office — vazife, görev; memuriyet
office — daire, yazıhane, ticaretgâh; ticarethane
Office (Home -) — Dahiliye Vekâleti İçişleri Bakanlığı
office (registered-) — tescil edilen ticarethane
office copy — resmî eşyazı
officer — subay
officer (public - ) devlet memuru
officer of the court— adliye memuru
officer with the flag of truce — mükaleme memuru
offices (g o o d -) — dostane teşebbüs, tavassut (N o. 1)
official — memur
official authority — otorite, hâkimiyet, resınî yetki
official dress (or robe) — kisve
official duty (or function) — resmî vazife (görev)
official language — resmî dil
official power — resmî yetki, otorite, hâkimiyet
official receivers — şirketlerin iflâs ve tasfiyelerinde vazife gören ve Ticaret Bakanlığı tarafından tâyin edilen memurlar; resmî tasfiye memurları
official referee — adliye memuru olan bilirkişi
official seal — resmî mühür
official secrets — devlet sırları
official solicitor — en yüksek mahkeme tarafından muayyen işlere bakmak üzere görevlendirilebilen müşavir avukat veya dâva vekili
official title register — tapu sicili
old age insurance — ihtiyarlık sigortası
Old Bailey — Londra'da merkez ceza mahkemesinin adı
Oleron (Laws of - ) — Oleron deniz örfleri
oligarchy — oligarşi
omission (acts of - ) — ihmal suretiyle yapılan imtinalar (bk. Fiil No. 1 c)
omne quod solo in'iedificatur solo cedit — her bina arsanın mütemmim cüzü olur
omne testamentuın morte consummatunı est — her vasiyetname ölümle
tamamlanır
omnes licentiam lıabent his, quae pro se indulta sunt, renunciare — herkes, kendisine bağışlanan şeylerden vazgeçmekte serbesttir
oınnia praesuınuntur contra spoliatorem — bütün karineler eşkiya aleyhindedir
omnia praesumuntur legitime facta donee probetur in contrarium — aksi sabit oluncaya kadar her şey kanuna uygun yapılmış addolunur
omuia praesumuntur rite et solenniter e3se açta -— bütün muameleler haklı ve doğru yapılmış sayılır
on the very faet — meşhut suç
one chamber system — tek meclisli hükümet sistemi
one man company— tek şahıslı şirket
one - sided contracts — tek taraflı akitler
onerous — bir hakkı takyid edeli mükellefiyet
onerous clause — bir teberru veya bağışlamayı takyid eden mükellefiyet kaydı
onus probandi — beyyine külfeti
open act — açık (herkesçe anlaşılabilen) fiil
open contract — bütün kayıt ve şartları henüz kararlaştırılmamış sözleşme
open court ( in - ) — açık (alenî) celsede
open (or close) credit — basit akreditif (bk. Akreditif No. 1 ); açık kredi (bk. Kredi No. II a)
open market — pazar
open policy — sigorta bedeli korkulan hadisenin tahakkuku anında takdir edilecek sigorta poliçesi
open town — açık şehir (No. 1)
open to the public — umuma açık yer
operation — isleme, işletme; muamele ; tesir, hüküm, yürürlük
operation (to come into - ) — yürürlüğe girmek, hüküm ifade etmek
operations iu foreign exchange — kambiyo muameleleri
operative part — bir senedin esaslı kısmı
opinion — fikir, mütalâa, rey, istişare
opinion (expert’s - ) — ekspertiz (bk. Beyyine No. 1)
opponent — hasını taraf
oppression — memuriyet veya mevki nüfuzunu kötüye kullanma
optima est lex quae minimum relinquit arbitrio judicis; optimus judex qui minimum gibi — hakimin takdirine mümkün olduğu kadar az bırakan kamın en iyi kanun, mümkün olduğu kadar kendi kendine güvenmeyen yargıç en iyi hâkimdir
optima legum interpres est consuetudo — kanunun en iyi müfessiri teamüldür
optimus interpres rerum usus — örf ve âdet her şeyin en iyi müfessiridir
option — hakkı hiyar; opsiyon; iştira veya ferağ hakkı
options (privileges) — primli (veya serbest) muameleler (bk. Borsa muameleleri No. 3 a)
oral evidence — şahadet (bk. Beyyine No. 3)
oral hearing — duruşma
oral procedure (principle of - ) — duruşmada söz ile yapılmak prensibi (bk. Ceza muhakeme usulü)
orbit — iş sahası
ordeal — sanıkları ateş, kaynar su gibi şeylere maruz bırakma suretiyle bunların suçlu olup olmadıklarını tespit usulü
order —- nizam, intizam
order — emir, karar, talimat
order (bill to - ) — emre yazılı senet
order in council — kralın, hususî meclise danıştıktan sonra verdiği kararname
order letter — sipariş mektubu
order of business — dahili nizamname, iç tüzük
order of credit — itibar emri
order of payment — ödeme emri
order of the day — ruzname
order (to witness or offender) to appear — ihzar müzekkeresi
order to pay — ita emri
orders (of a Court) — mahkemenin, hükümden başka verdiği bütün kararlar
orders and confessions — tarikatlar ve mezhepler
ordinance — parlamentonun verdiği salâhiyete istinaden kralın verdiği ferman veya kararname
ordinance of parliament — Kral, Lordlar Kamarası ve ya Avam Kamarası olan üç yasama organından birinin muvafakati olmadan ittihaz edilen parlamento karan
ordinary lease — âdi - icar, âdi kira (bk. icar No. 1)
ordinary partnership — kollektif şİrket
ordinary shares — âdi hisse senetleri (bk. Hisse senedi No. 1)
ordinary surety — âdi kefil (bk. Kefil No. 1 a)
organ — uzuv
organization — teşekkül, teşkilât
origin (certificate-) — menşe şahadetnamesi
origin (indication o f - ) — menşe işareti
origin (state of - ) — bir kimsenin mensup olduğu devlet
original (copy) — asli nüsha
original capital — esas sermaye
orphan — öksüz, yetim
orphans and widows — eytam ve eramil
orphans fund — eytam sandığı
Ottoman Bank — Osmanlı Bankası
ouster — gasp etme, elinden zorla alma
ousterlemain — bir gayrimenkulün reşit olmayan mirasçıya rüşt yaşına girdiği zaman teslimi
ousterlemain ( to - ) — hâzinenin elinde bulunan bir mülkün mahkeme kararıyla hakiki malike temliki
outbid — artırmak
outfit — teçhizat, donanım; sefer, meslek ve saireye lâzım olan edevat
outgoings — zarurî masraflar
out - houses — müştemilât
outlaw — kanunî haklardan mahrum edilmiş kim se; kanun dışına çıkarılan kimse
outlawry (process of - ) — bir kimseyi kanun dışına çıkarmak maksadıyla ikame edilen dâva
outlay — masraf, avans olarak sarf edilen paralar
output — bir fabrika, maden ocağı vesaireden çıkan mallar
outsider — bir dernek, kartel, sendikaya mensup olmayan meslektaş
outstanding debts — henüz istifa edilmemiş alacaklar
outstanding legal estate — ipotekle temin edilen borç ödendikten sonra borçluya (malike) geri verilmesi lâzım gelen arazi
outstanding taxes — müteduhil vergi (bakaya)
outstanding term — müstakbel bir hâdisenin tahakkukuna bağlı vade
overdue — vadesi geçmiş poliçe veya borç
over - insurance — çifte sigorta, aşkın sigorta
overreaching clause — bir aile vakfının temdidinde vakıf senedine derç edilen ve eski vakfın müstefide bağışladığı faydaları yeni müsfide temin eden kayıt
overreaching conveyance — mükellefiyetlerle takyid edilen bir mülkün sahibine verilen bir izindir ki buna istinaden malik mülkü mükellefiyetlerden ari olarak temlik edebilir
overriding interests — tapu siciline geçirilmemiş lıak ve menfaatler
overriding trust — daha önce yapılan vakıflara tekaddüm eden vakıf
oversea — denizaşırı
overseers (of the poor) — fakirler hâmisi
overt act — açık (herkesçe anlaşılabilen) fiil
owner — kiralayan
owner of a right — hak sahibi (No.2)
owner (managing or representative-) — gemi müdürü
ownership — mülkiyet, sahiplik
oyer and terminer — sanığı dinleyip hüküm vermek için verilen salâhiyet