A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
L. C. J. — Yüksek Mahkemenin “ King’s Bench” dairesi başkanının remzi
L. J. — Yüksek Mahkeme yargıçlarının haiz oldukları “ Lord Justice” lâkabının remzi
labour — iş, çalışma
labour (corporal - service) — beden mükellefiyeti
Labour (Ministry of - ) — Çalışma Bakanlığı
labour disputes — iş ihtilâfları
labour exchange — iş borsası (bk. Borsa No. 3 ); iş bulma bürosu
labour legislation — iş hukuku
labourer — işçi
laches — bir hakkın takibindeki ihmalcilik
lack — noksanlık, eksiklik
lading (bill of - ) — konşimento
lagan — gemiyi hafifletmek için denize atılan ve fakat şamandıra gibi bir şeyle bağlı olan eşya ve yük
Lammas-Day (o r-Tide ) — meyva devşirme günü (veya mevsimi)
Lammas Lands — yılın muayyen bir kısmı içinde bir ortağa hasredilen ve meyva devşirmeden sonra bütün ortaklara müştereken ait olan, arazi
land — gayrimenkul sayılan şey ve haklar
land action — gayrimenkul davası
land agent (or-broker) — emlâk acentası (simsarı)
laud - carriage — kara nakliyatı
laud charges — bir gayrimenkul üzerinde mülkiyetin gayrı aynî haklar
land credit institutions — gayrimenkul kredi müesseseleri
land law — arazi hukuku
land mortgage institutes — gayrimenkul kredi müesseseleri
land - office — tapu idaresi
land registration — gayrimenkullerin tapu siciline geçirilmesi
land registry — tapu sicili
land tax — öşür yerine geçmiş olan ipotekli vergi borcu ; arazi vergisi
land warfare (law of - ) — kara harbi hukuku
land (plot of - ) — arsa
Lands Clauses Acts — istimlak (kamulaştırma) kanunları
landslide — arazi (çöküntü, heyelan neticesinde meydana gelen - )
landslip — kaymış arazi
landing - place — iskele, rıhtım ; muvasalat yeri
landlocked sea — kapalı deniz
landlord — emlak sahibi kiralayan
lapse — müsâlehin mirası bırakan kimseden önce ölümü halinde vasiyetin hükümden düşmesi
larcener (or larcenous) — hırsız
larceny — hırsızlık, sirkat
last heir — son kanunî mirasçı olan devlet
last will — vasiyet
late — müteveffa, ölmüş
lateness — gecikme
latent reserves — gizli ihtiyat akçesi
Law — objektif hukuk; hukuk kaidesi; kanun
law costs — mahkeme masrafları
law day — mahkemenin açık bulunduğu gün, murafaa günü
law fees — mahkeme harçları
law list — levha (No. 1)
Law Lords — Lordlar kamarasının hukuk şubesi âzası
Lawmaker — vazıı kanun
law making — kanun yapmak (vazetmek)
Law Merchant — ticaret örf ve âdet hukuku
law of nations— devletler umumi hukuku
Law of nature — tabii hukuk
Law of Property Acts — İngiltere’de 1922 yılından itibaren tanzim edilen ve eşya hukukuna müteallik müteaddit kanunlar
law of the court (in which a case is tried) — mahkemenin kanunu, lex fori
law of the flag — bayrak (sancak) esası
Law officers of the Crown — müddeiumumi, başsavcı
law reports -— kazai içtihatları ihtiva eden mecmualar
Law schools — hukuk fakülteleri
Law Society (solicitors) — baro
law (act in the - ) — hukuki muamele
law (administrative - ) —- idare hukuku
law (civil - ) — medeni hukuk
law (commercial-) — ticaret hukuku
law (common - ) — umumî hukuk, İngiliz örf ve âdet hukuku
law (constitutional-) — anayasa hukuku
law (criminal - ) — ceza hukuku
law (fiction of - ) — hukukî faraziye
law (head of the -) — hukukî norm
law (inferences of - ) ) — hukukî istidlâller
law (international-) —- milletlerarası hukuk
law (lynch - ) — linç kanunu
law (maritime-) — deniz hukuku
law ( martial - ) — sıkıyönetim hukuku
law (maxim of - ) — hukuk prensibi
law (mercantile - ) — ticaret hukuku
law (mistake of - ) — lıukukî hata
law (national-) — millî hukuk, iç hukuk
law (presumption of - ) — katî karime
law (principle o f - ) — hukukî prensip, norm
law (private-) — hususî (özel) hukuk
law (provision of - ) — hukukî kaide, hukuk kaidesi
law (public-) — âmme (kamu) hukuku
law (question of - ) — hukukî mesele
law (statute-) — mevzu hukuk, mevzuat
law (substantive-) — maddî hukuk
law (to contravene the -) kanuna aykırılık
law (to evade th e -) — kanuna karşı hile
law (to infringe or to violate the - ) — kanunu ihlal
law (unwritten - ) — örf ve âdet hukuku
law (valid in - ) — hukuken muteber
law (written - ) — mevzu hukuk, mevzuat
laws of the country (the - ) — mevzuat
laws of war — harb hükümleri
lawful — meşru
lawfulness — meşruiyet, kanuna uygunluk
lawgiver — vazıı kanun
lawless — kanunsuz idare edilen, intizamsız
lawsuit — dâva
lawyer — avukat
lay — laik
lay - days — yükleme ve boşaltma müddeti
lay - lord —- Lordlar Kamarası âzasından hukuk şubesine mensup olmayan biri
leader — rehber, önder, şef
leading case — emsal mahiyetinde olan kazaî hüküm
leading motives — mucip sebepler,
esbabı mucibe, gerekçe
leading questions — tanıklara tevcih edilerek yalnız “ cross - examination” usulünde sorulması caiz ve “ evet” veya “ hayır” kelimeler ile cevaplandırılması lâzım gelen telkini sualler
League of Nations — Milletler Cemiyeti
leakage — sızıntı; süzülme firesi
lease — kira, hasılat icarı (bk. İcar No. 2)
lease (contract ot - ) — kira kontratı
lease (ordinary-) — kira
lease (term of - ) — kira müddeti
lease (usufructuary-) — hasılat kirası
leaseholds — uzunca devam eden hasılat kirası münasebeti
leaseholder — kiracı
leave — izin, mezuniyet
leave and licence — davacının izni hakkında fuzulî işgal dâvasında dâva olunan tarafından ileri sürülen defi
ledger — defteri kebir
legacy — vasiyet, teberru, vasiyetle bırakılmış şey
legacy (demonstrative-) — vasiyetle
bırakılmış ve muayyen bir fondan ödenecek para
legacy (general-) — vasiyetle bırakılmış ve miras bırakanın servetinden tediye edilecek para
legacy (specific - ) — vasiyetle bırakılmış olan ve miras bırakanın menkul kıymetlerinden muayyen bir hissesini teşkil eden teberru
legacy duty — veraset vergisi
legal — kanunî, meşru, kanuna uygun
legal aid — adlî müzaheret
legal capacity — medenî haklardan istifade ehliyeti
legal (equitable) claim— dâva (No. 1a)
legal documents — resmi evrak
legal duties — kanundan doğan borçlar
legal effect — hukuki netice
legal entity — tüzel kişi, hukukî varlık
legal error — adlî hata
legal evidence (principle of - ) — kanunî beyyine sistemi (bk. Beyyine sistemleri No. 2 )
legal history — hukuk tarihi
legal interpretation — hukuki tefsir (yorum ) (bk. Tefsir No. ç)
legal mortgage — kanunî ipotek
legal order — hukuk (bk. Hak N o.1)
legal portion — mahfuz hisse
legal remedy — kanun yolları
legal requirements — kanuni şartlar
legal relation — hukuki ittisal
legal relationship— hukuki münasebet
legal representative — kanunî mümessil (temsilci)
legal science — hukuk ilmi
legal system — hukuk (bk. Hak N o.1)
legal tender — bir borcun itfası için alacaklının kabul etmeye mecbur olduğu memleket parasının nevileri
legality — meşruiyet
legalization — tasdik
legate — papanın fevkalâde murahhası (bk. Elçi No. 1 b)
legatee — mûsâ leh
legation — elçilik binası
legislation — kanun vaz’ı yasama
legislative power — teşri fonksiyonu,
yasama erki (bk. Devlet teşkilâtı)
legislator — kanun vazıı
legitimacy (petitions con cern in g-) — nesep dâvaları
legitimate — meşru
legitimate child — nesebi sahih çocuk
legitimation (declaration o f - ) — nesebin tashihi
legitimism — meşruiyet
lender — ödünç para veren kimse, mukriz
lese - majesty — hükümdar kudretine veya mümessiline ihanet
lesion — gabin
lesseo — kiracı
lessor — mucir, kiraya veren
let on hire ( to - ) — kiraya vermek
let on lease (to - ) -— hasılat kirasına vermek
letter — lâfız; mektup; tezkere
letter of advice —• ticaret mektubu; teyit mektubu
letter of carriage — nakliye senedi
letter of credit — akreditif, itibar mektubu
letter of farewell — veda name
letter or guarantee — teminat mektubu
letter of licence — alacaklılar tarafından âciz halinde bulunan borçluya muamelelerinin mahdut bir müddet zarfında devamı hakkında verilen müsaade
letter of request — diplomasi yolunda yabancı memleketlerde delillerin tesbiti hakkındaki adlî yardım
letters of administration —• vasiyetname veya vasiyeti tenfiz memuru bulunmadığı takdirde mahkeme tarafından bir tasfiye memuruna verilen salâhiyet
letters of counter-marque — “ letters of marque” ihracına mukabele olarak Bahriye Nazırı tarafından ticaret gemisi kaptanına verilen salâhiyet
letters of marque (or mart or marque and reprisal) — yabancı bir memleket veya tebaasına zecri muamele etmek için Bahriye Nazırı tarafından ticaret gemisi kaptanına verilen salâhiyet
letters patent — imtiyazname, berat
levant and couohant — üzerinde mera hakkı olan bir arazide kışın dahi kalan hayvanlar
levitical degrees — Tevrat hükümlerince evlenmeye mani olan karabet derecesi
levy (to - ) — haciz altına almak, askerliğe çağırmak veya yazmak
levy in mass — umumî seferberlik
lex domicilii — ikametgâh kanunu
lex et eoıısııetudo Parliameııti — Meclisin iç teşkilâtına müteallik olupta bizzat Meclis tarafından verilen karar ve uygulanan teamüller
lex fori — mahkemenin kanunu, lex fori
lex loci actus (or contractus) — akit yeri kanunu
lex loci celebrationis — evlenme akti yeri kanunu
lex loci solutionis — ifa yeri kanunu
lex mercatoria — ticaret örf ve âdet hukuku
lex non scripta — örf ve âdet hukuku, yazılı olmayan hukuk
lex rei sitae —- şeyin bulunduğu yer kanunu
lex scripta — mevzu hukuk, yazılı hukuk
lex situs — şeyin bulunduğu yer kanunu
lex talionis — kısas
liabilities — passif (bk. Mevcudat)
liability — borç; mesuliyet, sorum
liability (civil - ) — hukukî mesuliyet
liability (contingent - ) — melhuz olan borç
liability (criminal-) — cezaî ehliyet; cezaî mesuliyet
liability (employer’s - ) — istihdam edenin mesuliyeti
liability (limited - ) — mahdut mesuliyet
liability (transfer of - ) — borcun nakli
liability insurance — mesuliyet sigortası (bk. Kazaya karşı sigorta)
liability of the keeper of animals — hayvanlar tarafından yapılan zararlardan mesuliyet
libel — yazı, baskı, resim gibi vasıta ile yapılan iftira suçu
liberal arts — serbest meslekler
liberalism — liberalizm
liberty — hürriyet, istiklâl, serbestlik ; imtiyaz, muafiyet, ruhsat
liberty (civil - ) — şahsî hürriyet, masuniyet
liberty (political - ) — siyasî hürriyet
liberty (religious-) — dinî serbestlik, mezheb hürriyeti
liberty of labour — çalışma hürriyeti
liberty of the press — matbuat (basın) hürriyeti
licence — izin; ruhsatname, ruhsatiye ; lisans
licence (exclusive-) — bir kimseye münhasır ruhsatname
licence (letter of - ) —. alacaklılar tarafından âciz halinde bulunan borçluya muamelelerinin mahdut bir müddet zarfında devamı hakkında verilen müsaade
licence (marriage - ) — evlenmeye izin
licensee — ruhsatlı, izinli kimse
licit — ınesru, caiz
lie (to - ) — caiz olmak, çıkmak
lien — hapis hakkı
lien — kanuni ipotek (hk. îpotek)
lienors — gemi alacaklıları
life — hayat
life (presumption of - ) — hayat karinesi
life annuity — kaydı hayat şartıyla senelik İrat
life - assurance — hayat sigortası
life insurance — hayat sigortası
life - interest — kaydı hayat şartıyla intifa
life - office — sigorta şirketi
life - policy — hayat sigortası poliçesi
life - table — vefiyat cetveli
lifetime — hayat müddeti, ömür
lifelong — yaşama müddetince
lifelong support (agreement for - ) — ölünceye kadar bakma akdi
ligan — bk. lagan
light - dues — fener resmi
light - houses — fenerler
light - house charges — fener resmi
lighter — mavna
lighterage — mavna ücreti
lighterman — mavnacı
lights (ancient - ) — komşuluk bakımından caiz olan pencereler
limit — hudut, had; ecel
limit of age — yaş haddi
limitation — mühlet, mehil
limitation (period of - ) — zamanaşımı süresi
limitation (statutes of - ) — zamanaşımı süresi veya hakkı düşürme müddetine müteallik kanunî hükümler
limitation (statutory-) —• ıskatı zamanaşımı; hakkı düşürme müddeti
limitation of action — iskatî mururu
zaman (zaman aşımı) (bk. Müruru zaman No. 1)
limitation of liability — mesuliyetin tahdidi
limitation on sovereignty — hâkimiyetin tahdidi (sınırlandırılması)
limited (liability) company — limited şirket
limited heir — ön mirasçı (bk. İkame No. 2)
limited liability — mahdut mesuliyet
limited owner — intifa hakkı sahibi
limited partnership — komandit şirket
line (in the ascending-) — usul hısımlığı
line (in the descending-) — fürû hısımlığı
lime (in the direct - ) — birbirinin sulbünden gelenler arasındaki hısımlık
liquid assets — paraya kolay çevrilir mallar
liquidate — tasfiye etmek, tediye etmek
liquidated — rakamla tespit edilen; tediye veya tasfiye edilmiş olan
liquidated damages —- maktu zarar ve ziyan
liquidated demand — meblağı rakamla tespit edilen veya edilebilecek dâva arzuhali
liquidation (official) — resmi tasfiye
liquidators — tasfiye memurlar (bk. Tasfiye)
lis alibi pendens — dâvada nıuallâkiyet
lis mota — atılan dâva
lis pendens — dâvanın derdesti rüyet olması
list — bordro
list (black - ) — kara liste
literal — lâfzı
literary property — edebî mülkiyet, edebî eserler üzerindeki haklar
litigant — dâva eden, dâvacı
litigation — dâva
litigious question — münazi fih, niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu
Lloyd’ s— deniz sigortası ve gemilerin tasnif vc tescili muameleleri ile uğraşan müessese
Lloyd’s brokers — Lloyd’s müessesesinin azası olan sigorta acenteleri
Lloyd’ s Register — her millete mensup gemilerin denize elverişliliklerine göre alfabe sırasıyla tasnifini gösterir yıllık
Lloyd’s underwriters— Lloyd's müessesinin âzası sıfatıyla sigorta akitlerinden doğan rizikoları üzerlerine alan münferit sigortacılar
load — yük, hamule
loading-days — yükleme müddeti
loan — ikraz ve istikraz
loan banks — ikraz müesseseleri
loon for use (or o f goods) — ariyet
loan on bottomry — deniz ödüncü
local allegiance — İngiltere'de bulunan yabancının göstermesi lâzım gelen sadakat
local authority — mahallin en yüksek mülkî makamı; mahallî (hususî) idare
local customs — halli âdetler (bk. örf ve âdet)
local government — vilâyet hususi idaresi; hususî idare
local police (authorities) — belediye zabıtası
local taxation — mahallî resim ve narhlar
Iock-out — lokavt
loco citato — zikri geçen yerde
locus in quo — bir vakanın zuhur ettiği yer
locus poenitentiae — suç teşebbüsünden çekilme fırsatı
locus regit actum — bir muamelenin şekli akdedildiği yer kanununa tabidir.
locus sigilli — mühür yeri
locus standi — mahkemeye müracaat hakkı, mahkemede istima edilme hakkı
lodger — kiracının kiracısı; ikinci müstecir
lodgment — tevdi
lodgment - office — tevdi yeri
lodgment (with a public authority) — emaneten tevdi
log - book — gemi jurnali
long dated loan — uzun vâdeli istikraz (bk. İstikraz No. 2 C)
long vacation — mahkemelerin tatili
looting — çapulculuk
Lord — Lord, mal sahibi, Lordlar Kamarası âzası
Lord Chancellor (lug.) — Adalet Bakanı
Lord Chief Justice of England — Yüksek Mahkemenin “ King’s Bench” dairesi başkanının lâkabı
Lord High Steward — Yüce Divanın başkanı
Lord Lieutenant — umumi vali
Lord Mayor — bazı büyük şehirlerin belediye reisi
Lords (House of ) — Lordlar Kamarası
Lords Justice of Appeal — Yüksek Mahkemenin istinaf dairesinde bulunan yargıçların lâkabı
Lords o f Appeal in Ordinary — Yüksek Mahkemenin istinaf dairesinde bulunan yargıçlar
loss — hasar, zarar, ziyan
loss of civic rights (honorary civic function) — medenî haklardan ıskat
loss of profit — mahrum kalınan kâr
lost or not lost — deniz sigortası poliçesine derç edilen bir kayıttır ki buna göre gemi sigorta akdi sırasında hasara uğramış olsa bile sigorta hüküm ifade etmektedir
lot — hisse, pay
lot (to decide by - ) — kura çekmek
lottery — piyango
Lotus case — Lotus meselesi
lower court — bidayet mahkemesi
lucid interval — hal-i sahv
luggage — yolcu eşyası, bagaj
lump sum — taksit ile değil; yekten, hep birden
lunacy — akıl hastalığı
lunacy so found — akıl hastalığı
lunatic — mecnun, akıl hastalığına müptelâ
lunatic - asylum — timarhane