liveworksheets.com
İngilizce Hukuk Terimleri Sözlüğü
İngilizce - Türkçe Hukuk Terimleri Sözlüğü
AB Terimleri Sözlüğü
Avrupa Birliğince hazırlanan Terimler Sözlüğü: Glossary of Summaries (İngilizce) Başkanlığımızca hazırlanan Terimler Sözlüğü
Hukuk İngilizcesi Video Anlatımlar
Çeşitli kaynaklardan derlenmiş kelime ve konu anlatım videoları.
Hukuk İngilizcesi Alıştırmalar
Hukuk İngilizcesi ile ilgili kelime, okuma ve yazma alıştırmları.
Hukuk İngilizcesi Writing
Hukuk İngilizce writing alıştırmları.
HUKUK İNGİLİZCESİ - Crimes
liveworksheets.com
HUKUK İNGİLİZCESİ - Classification of Law
liveworksheets.com
HUKUK İNGİLİZCESİ - Human Rights
liveworksheets.com
TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - W, Y , Z
A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
wager — bahis
wagering (betting) — bahis
wagering policy -— sigorta ettirenin nıefaatı olmayan bir deniz sigortası poliçesi
wages — işçi ücreti
waifs — hırsız tarafından atılan eşya
waiver — feragat
war — harb
war booty — ganimet
war casuality — harb malûlü
war damages —- harb zararları
War Department — Harbiye Nezareti, Milli Savunma Bakanlığı
war indemnity — harb tazminatı
war insurance — harb sigortası
war of aggression — tecavüz! harb
War Office — Harbiye Nezareti, Milli Savunma Bakanlığı
war ports — harb limanlan
war profits (tax on ) — harb kazançlar vergisi
war treason — harb hıyaneti (bk. Hıyanet No. 3)
war wounded — harb malûlü
war (articles of-) — askerlik hukuku
war (declaration of - ) — harb ilanı
war (man of - ) — harb gemisi
war (risk of - ) — harp rizikosu
war (state of - ) — harp hali
ward — vesayet altında bulunan küçük
warden — vasi
wards — belediyenin idari taksimatı
wardship — kaasırlık
ware — emtia
warehouse — depo, ambar, umumî mağaza
warehouse receipt — makbuz senedi, resepise
warehouse warrant —- varant (rehin senedi)
warning — ihbar, ihtar
warrant — ruhsat, selâhiyet; tevkif müzekkeresi
warrant o f arrest — tevkif müzekkeresi
warrant of attorney — dava vekâletnamesi
warrant of execution — icra emri
warrant officer — gedikli erbaş
warrant (backing a - ) — bir infaz emrinin ciro edilmesi
warrant (warehouse - ) — varant, rehin senedi
warranty — tekeffül
warranty of essential qualities (action for breach of - — ayip dâvası
warranty, regarding defects of property sold (action of - ) — ayip dâvası
warranty o f title — zapta karşı teminat
warships — harb gemileri
waste — metrûk arazi
waste — bir gayrimenkulü fena hale sokmak
waste (impeachment of - ) — . bir gayrimenkulü iyice muhafaza mecburiyeti
watchman — bekçi
water — sular
waters (inland-) — iç sular
water-course — suların kendi kendine akması, akar sular
watercraft — deniz nakil vasıtaları
waveson — kazazede bir geminin enkazı
way — yol
waybill — nakliye senedi
way of necessity — lüzumlu geçit
wayleave — geçit hakki
weal (public - ) — âmme menfaati
weapon — silâh
wear and tear — yıpranma, eskime
wearing apparel and bedding — giyimli eşya ve yataklar
week-end — hafta tatili (bk. Ulusal bayram ve genel tatiller)
weight of evidence — delillerin ağırlığı
weight (standard of-) — ayar
weights and measures (legislation governing the - ) — ölçü ve ayar mevzuatı
welsh mortgage — teminat maksadıyla temlik
wharf — iskele, rıhtım
wharfage — rıhtım veya iskele resmi
wharfinger’s receipt — iskele (rıhtım ) memuru tarafından verilen makbuz
whips — İngiliz parlâmentosunda bir parti üyelerini idare eden memurlar
white slave traffic — beyaz kadın ticareti (bk. İnsan ticareti No. 2 )
widow — dul
wife — karı (eş)
wife (husband and - ) — karı koca
wilful desertion — terk (bk. Boşanma sebepleri No. 1)
wilful fraud — hile
wilful misrepresentation — hile
will — vasiyet
will (last - ) — vasiyet
will (nuncupatory - ) — sözlü vasiyet
winding-up — tasfiye
witenagemot — anglo - sakson zamanında halk meclisi
withdrawal — çekilme; dâvadan vazgeçme
witness — şahit, tanık
witness’ evidence — şahsi beyyine
woman (married - ) — evli kadın (bk. Karı No. 2 )
woman with child — gebe kadın (bk. Gebelik No. 3)
woods and forests — ormanlar
woolsack — yün sedir; İngiliz Adalet Bakanının Lordlar Kamarasının sözcüsü sıfatıyla oturduğu yer
wording — lâfz
words of limitation — tahdit edici tabirler
work book — işçi karnesi
work (agreement or contract for •) — istisna akdi
worker — işçi
workers insurance — işçi sigortası
workers representative -— mümessil işçi
working capital — işletme sermayesi, döner sermaye
working day — iş günü
working hours — çalışma saatleri
working place — 15 yeri
workman — işçi
Workmen’s Compensation — işçilerin iş kazaları yüzünden haiz oldukları tazminat hakları
World War — umumi harp (birinci dünya harbi)
wreck — kazazede gemi
wreckage — enkaz
writ (judicial - ) — mahkeme emri
writ (prerogative - ) — ferman, kralın emri
writ of execution — icra emri
writ of right — arazi hakkındaki ayni dâva
writ of summons — dâva arzuhali, davetiye
written evidence — tahrirî beyyine (bk. Beyyine No. 2)
written form — yazılı şekil (bk. Şekil No. 1)
written law — mevzu hukuk, mevzuat
written statement — lâyiha (N o. 2)
wrong — haksız fiil
wrongful act — haksız fiil
wrongful intention — kast
year — yıl
year (fiscal-) — malî yıl (bk. Yıl)
yield — hasılat
York-Antwerp Rules— müşterek avaryaya müteallik York Anvers kaideleri
young person— 14-17 yaşında bulunan küçük
zone — mıntıka, bölge
TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - V
A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - WYZ
vacation — mahkemelerin tatili
vaccination — aşı
vagabond (or vagrant) — serseri
valid in law — hukuken muteber
validity of marriage (circumstances affecting the - ) — evlenmede sakatlar (noksanlar)
valuable consideration — tam karşılık (ivaz); hukuki sebep
valuables — kıymetli eşya
valuation — kıymet takdiri
value — kıymet
value (insurable-) — sigorta değeri
value (market - ) — piyasa fiyatı, piyasa rayici
value (nominal-) — itibarî kıymet
valued policy — takselenmiş poliçe
valuer (or valuator) — muhammin
variable rules — tefsiri hükümler
variance — tezat
variety — nevi, cins, çeşitlilik
vary — değiştirmek, Islah etmek
vassalage — vasallık
vender (or vendor) — bâyi, satıcı
venditioni exponas — haczedilen malları aleni satışa çıkarmak emri
venire facias ad respondendum — celpname
venter — ana rahmi
venture — teşebbüs
venue — yetki (selâhiyet) dairesi, yargılama yeri
verba accipienda sunt secundum subjeetum materiei — kelimeler konuya göre tefsir edilmelidir
verba chartarum fortius accipiuntur contra proferentem — bir senedin kelimeleri onları kullanan aleyhinde sert olarak tefsir edilmelidir
verba cum effectu accipienda sunt — kelimeler, bir manayı vermek üzere tefsir olunur
verba generalia restriııguntur ad habilitatem rei vel aptitudinem personae — genel kelimeler konuya veya şahsın kabiliyetine göre özel olarak tefsir olunur
verba intentioni, non e contra, debent inservire — kelimeler niyete yaramalıdır yoksa aksine değil
verba ita sunt intelligenda ut res magis valeat quam pereat — kelimeler, muameleyi hükümsüz kılmak üzere değil, bunu muhafaza etmek üzere tefsir edilmelidir
verba posteriora, propter certitudinem addita ad priora, quare certitudine indigent, sunt referenda — teyit ve takviye maksadıyla sonradan kullanılan kelimeler takviye ettikleri daha evvelki kelimelere uygun olarak anlaşılmalıdır
verba relata hoc maxime operıntur per referentiam ut in eis inesse videntur — bir senette atfedilen kelimeler senedin kendisinde kullanılmış gibi müessirdir
verbal — sözlü, şifahî
verbatim — harf harf, aynen
verdict — jürinin hadise hakkında verdiği karar
verdict of guilty — jürinin verdiği mahkûmiyet kararı
verdict ( general - ) — bütün meseleye şamil olan jüri karan
verdict (special - ) — hadisenin yalnız bir kısmına şamil olan ve buna göre mahkemeye hüküm vermek salâhiyetini veren jüri karan
verge — Kralın mahkemesinin çevresi
verification — tahkik, ispat
vessel — gemi
vessels — deniz nakil vasıtaları, gemiler
vested interest — müktesep hak
vesting assent — kaydıhayat şartiyle intifa hakkını miras yolu ile iktisap eden kimseye vasiyeti tenfiz memuru tarafından verilen teyid senedi
vesting deed —- arazi üzerinde kaydı hayat şartıyla intifa hakkım tayin eden senet
vesting order — temlik emri
vestry — muhtar heyeti
veterinary law — baytarlık hukuku
veto right — veto hakkı
vexatious actions — sırf ızıar kasdiyle açılan dâvalar
vi et armis — zorla
vicar — mahalle papazı
vice — kusur, ayıp
videlicet (kısaltılmış şekli; viz.) — yani, demek oluyor ki
vie (cestui que-) — üçüncü bir şahsın muayyen bir mamelekten istifade hakkının devanı-ı hayalına tabi olduğu kimse
view — mahallinde keşif (bk. Beyyine No. II, 1)
vigilantibus, non dormientibus, jura
subveniunt — uykuya dalmış olanlara değil, uyanık olanlara hukuk yardım eder
vill — nahiye, kasaba
villein — köle
villenage — kölelik
vinculum juris — hukuki ittisal
violation — ihlâl, tecavüz
violence — zorla tecavüz
violence (to do - to) — zorla ırzına geçmek
violenta praesumptio aliquando est plena probatio — önemli bir emare bazan tam bir delildir
vir et uxor censetur in lege una persona — kan koca hukuken tek bir şahıs sayılır
virtue (by or in - of) — binaen vis major — mücbir sebepler
visa (or vise) — vize
viscount — vikont
visit (domiciliary-) — arama
visitor — müfettiş
viz. — bk. videlicet
void — bâtıl, hükümsüz
voidability — iptali kabil olma
voidable — iptali kabil
voidness — butlan
voire dire (examination upon the-) — hakikat söylemek vazifesinin tanığa hakim tarafından anlatılması
Voivode — voyvoda
volenti non fit injuria -—- muvafakat eden kimseye haksızlık yapılmaz
volition — irade, ihtiyar
voluntary — ivazsız, karşılıksız, ihtiyarî
voluntary sale by auction — ihtiyari artırma (bk. Artırma ve eksiltme)
voluntary stranding — karaya oturma (bk. Karaya oturma)
voluntary transference o f property without consideration — teberru
voluntas in deiictis non exitus spectatur — suçlarda netice değil, kasıt nazara alınır
voluntas reputabatur pro facto — niyet fiil olarak kabul olunur
voluntas testatoris est ambulatoria usque ad extremum vitae exitum — vasiyet eden kimse ömrünün sonuna kadar vasiyetnameden cayabilir
volunteer — gönüllü; ücretsiz olarak iş gören kimse; karşılıksız olarak
bir şey temellük eden kimse
vote — rey
voting paper — rey puslası
vouch — tekeffül etmek
voucher —- kefil, zâmin; müsbit senet
voyage — deniz seyahati, sefer