İngilizce Hukuk Terimleri Sözlüğü

İngilizce - Türkçe Hukuk Terimleri Sözlüğü

AB Terimleri Sözlüğü

Avrupa Birliğince hazırlanan Terimler Sözlüğü: Glossary of Summaries (İngilizce) Başkanlığımızca hazırlanan Terimler Sözlüğü

Hukuk İngilizcesi Video Anlatımlar

Çeşitli kaynaklardan derlenmiş kelime ve konu anlatım videoları.

Hukuk İngilizcesi Alıştırmalar

Hukuk İngilizcesi ile ilgili kelime, okuma ve yazma alıştırmları.

Hukuk İngilizcesi Writing

Hukuk İngilizce writing alıştırmları.

TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - U

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ

uberrimae fidei (contract - ) — son derecede karşılıklı güvene dayanan sözleşme

ubi eadem ratio ibi idem jus — mucip sebepler aynı olunca hukuk da aynıdır

ubi jus ibi remedium — hak varsa çare de vardır

ultima voluntas testatoris est perimplenda secundum veram intentioneın suam — vasiyet eden kimsenin son arzuları hakiki niyet ve maksadına göre yerine getirilmelidir

ultimatum — ültimatom

ultra vires — salâhiyet tecavüzü

umpire — üçüncü hakem

uııable — liyakatsiz, âciz

unanimity — oybirliği

unanimous resolution — oybirliği ile verilen karar

unassignable rights — temlik edilemeyen haklar

unauthorized aSsmııption lof name) — gasp

unblemished — kusursuz, lekesiz

unborn child — cenin

uncalled — tediyesi henüz talep edilmemiş

uncertain — muayyen (belli) değil, meşkuk

unconditional — şarta bağlı olmayan şartsız kayıtsız, kesin 

unconfirmed credit — kabul edilmemiş akreditif (bk. Akreditif No. 2 )

unconsconable — hukuka veya adalete mugayir

unconstitutionality of the laws — kanunların anayasaya aykırılığı

undefeasible rights — feragati caiz olmayan haklar

under arms — silâh altı

underlease — kiracının kirası

Undersecretary of State — müsteşar 

understanding — anlaşma

undertaking — işletme

undertaking — taahhüt

undertaking for safe custody of documents — evrakın emin bir tarzda muhafazası hakkındaki taahhüt

undertaking to appear — mahkeme huzuruna çıkma taahhüdü

undertenant — kiracının kiracısı

underwriters (Lloyd’s - ) — Lloyd’s müessesesinin âzası sıfatıyla sigorta akitlerinden doğan rizikoları üzerlerine alan münferit sigortacılar

undivided shares (community by-) — müşterek mülkiyet

undue influence — nüfuzu suiistimal

undue preference — iflâsın açılmasından önceki üç ay içinde müflisin borcunu tamamen tediye etmesi

unemployment — işsizlik, işçi sizlik

unemployment insurance — işsizliğe karşı sigorta

unenforceable — dâva hakkı olmayan talep

unfair competition — gayri kanuni rekabet

unfunded debt — dalgalı borçlar

unilateral contract — tek taraflı akit (bk. Akit No. 1)

unilateral transactions — tek taraflı akitler

unincorporated association — şahsiyet iktisap etmesi kanunen mümkün olmayan cemiyet (bk. Cemiyet)-

union — birlik

union (international - ) — milletlerarası birlik (ittihat) (bk. Birlik No. 5)

unit — vahidi kıyasi

unity — vahdet, itihat, kül; birlikte tasarruf

Universal Postal Union — milletlerarası posta ittihadı

university — üniversite

unjust (or undue) price — fahiş fiyat (bk. Fahiş No. 1)

unjust war — gayrimeşru harb

unlawful assembly — ittifak (N o. 2)

unlawful interference — fuzuli işgal, fuzuli müdahale

unlawful killing — adam öldürmek

unlawful price — fahiş fiyat (bk. Fahiş No. 1)

unlawful wearing (of decorations and uniforms) — gasp

unlimited insurance — hudutsuz sigorta

unliquidated damages — hesabı kesilmemiş, hâkimin takdirine bırakılmış tazminat bedeli

unloading — boşaltma

unmarried — bekâr, evli değil

unneutral service — hasmane himaye ve yardım

unpacked — ambalajsız

unperfect obligations — nâkıs borçlar

unqualified — şarta bağlanmamış, müstakil

unreasonable — makul değil

unreasonable penalty — fahiş cezai şart (bk. Fahiş No. 3)

unrebuttable — aksinin ispatı caiz olmayan, kesin

unrestricted — tahdit edilmemiş

unsecured debt —- âdi alacak (iflâsta)

unsoundness of mind — akıl hastalığı

unthrift — müsrif

untraceable person — gayip

unworthiness to inherit — mirastan mahrumiyet

unwritten law — örf ve âdet hukuku

uproar — isyan, ayaklanma, kargaşa

urban district — mahalle

urgency — müstaceliyet, ivedilik

urgency ( declaration of • ) — müstaceliyet (ivedilik) kararı

usage — örf ve âdet, teamül

usance — yabancı yerlere çekilen poliçelerin mutad tedavül müddeti

use — intifa hakkı

use (cestui que-) — hukuken malik olmamakla beraber bir mülk veya mamelekten malik gibi faydalanan kimse; mürtezika

useful expenses — faydalı masraflar (bk. Masraflar No. 2)

user — bir örfün dayanıklılığı usher — mübaşir

usual — itiyadı, mutat

usucaption — iktisabi müruruzaman 

usufruct — intifa hakkı

usufructuary lease — hasılât icarı

usufructuary tenancy — yarıcılık mukavelesi

usurious interest — fahiş faiz 

usurpation — gasp

usury — fahiş faiz, murabaha (bk. Fahiş No. 2)

ut res magis valeat quam pereat — bir şey hükümsüz olmaktansa hüküm ifade etsin

uterine -— bir anadan ve muhtelif babalardan doğmuş

utility corporations (associations) — umumi menfaatlere bâdim cemiyetler

utility (model of ) — faydalı model

utter — kalp para ve saireyi tedavüle çıkarmak

utter barrister — henüz “ King’s Counsel” unvanına haiz olmayan genç avukat

utterance (doctrine of - ) — irade beyanı nazariyesi (bk. İrade izharı)


TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - T

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ

tables — levha, tabelâ

tablet — plâka

tabula in naufragio — gemi kazasında kalas

tacit — zımni, sarih değil

tacking of mortgages — mükerrer ipotek hakkı

taker of insurance (policy) — sigorta ettiren

taking-over — tesellüm

tales (award a - ) — jüri heyetinin noksanını tamamlamak için verilen emir

talesman — heyet noksanını tamamlamak için davet edilen jüre

talian — kısas, cezada mümaselet

tallage — vergi

tally — çetele

tally-system — taksitle satış ve alış usulü

talon — koçan

tampering of witnesses — tanıkları rüşvetle kandırmak

tare — dara

tariff — tarife

tariff made (or applied) under treaty — ahdi tarife (bk. Gümrük târifesi No. 2)

tax — vergi, resim

tax and duties (legislation o n -) — vergi hukuku

tax-farming — emaneten idare 

tax on turnover — muamele vergisi

tax registers —  defterler

tax rolls — defterler

tax (house - ) — bina vergisi

tax (inheritance • ) — intikal ve veraset vergisi

tax (land - ) — öşür yerine geçmiş olan ipotekli vergi borcu ; arazi vergisi

taxation — vergi tarhı; fiyat biçme; avukatın ücret pusulasının mahkemece kontrol ve tayini

taxation (local-) — mahallî resim ve narhlar

technical reserve funds — teknik ihtiyatlar

telegram — telegram

teleology — teleoloji

telephone — telefon

tellers — reyleri saymağa memur olan kimseler

temperament (incompatibility of - ) — şiddetli geçimsizlik (bk. Boşanma sebepleri No. 2)

temporal (lords - ) — Lordlar Kamarasının dünyevi üyeleri

temporarily removed from office (to be - ) — vekâlet emrine alınma 

temporary provisions — intikal devresi hukuku, geçici hükümler

tenancy in common — arazi üzerinde

iştirak halinde tasarruf hakkı (hasılat kirası)

tenant — kiracı; arazi sahibi (bk. Kiralayan No. 1)

tenant at sufferance — kira müddetinin geçmesinden sonra da zilyetlikte bulunan kiracı

tenant at will — kiralayanın keyfine tabi olan kiracı

tenant for life — kaydı hayat şartıyla arazi üzerinde intifa hakkını haiz olan kimse

tenant for years — muayyen bir süre için kira ve intifa hakkım haiz olan kimse

tenant from year to year — sonundan altı ay önce fesh edilmedikçe seneden seneye temdit sayılan bir sözleşme uyarınca arazi üzerinde intifa hakkını haiz olan kimse 

tender — icap, tediye teklifi

tender (legal-) — bir borcun itfası için alacaklının kabul etmeye mecbur  olduğu memleket parasının nevileri

tender (sealed - ) — kapalı zarf usulüyle artırma

tenement — mesken, apartman; mülk, gayrimenkul

tenor — bir evrakın lafzı veya hakiki mânası; poliçede yazılı olan tedavül süresi

tenth — onuncu, öşür

tenure — derebeylik zamanından kalan arazi sisteminde faydalanan zilyedin haiz olduğu tasarruf hakkı

term — içtima devresi, mehil; hakkı kullanma süresi

term of years — muayyen bir müddet için işgal edilmiş mülk

termer — bir mülke muayyen müddet şartiyle tasarruf eden kimse

termination — fesih

terminoloji (legal - ) — hukuk dili

terminus a quo — başlangıç günü

terminus ad quem — bitim günü

terrier — emlâk sicilli

territorial waters — karasuları

territoriality of the law — kanunların mülkiliği

territory — ülke

territory (cession of - ) — arazi terki

terrorem (in - ) — korkutmak maksadıyla konan kayıt

testament — vasiyetname

testamentary contract — miras mukavelesi

testamentary disposition — vasiyet

testamentary heir — ınansup mirasçı (bk. Mirasçı, b)

testate — vasiyet edilmiş

testator — muris

teste — her mahkeme emrinin ihtiva ettiği tasdik formülü

testimonium — bir sözleşme veya vasiyetnamenin sonunda kullanılan teyit formülü

testimony — beyyine, şahadet

thalveg — talveg hattı

theft — hırsızlık

theft of livestock — hayvan hırsızlığı

theory — nazariye

thesaurus non competit regi nisi quando nemo scit qui abscondit thesaurum — define kralın değildir; meğer ki, kimin defineyi bırakmış olduğu keyfiyetine hiç bir kimse vakıf olmasın

thief — hırsız

thing — şey, ayn

third party — üçüncü şahıs (bk. Taraflar)

third party notice — dâvanın üçüncü şahsa ihbarı

third party risk policy — mesuliyet sigortası

third person (party) — üçüncü şahıs 

third person (contract for benefit of-) — üçüncü şahıs lehine şart

threats — ikrah ve tehdit

through bill of lading — tek konşimento (bk. Konşimento)

ticket — bilet, marka

ticket o f leave — bir mahpusun vaktinden evvel serbest bırakılması için İçişleri Bakanı tarafından verilen vesika

timber — kerestelik ağaç

time — mehil, mühlet, müddet; zaman, vakit; devre; devir

time allowed — ecel

time allowed for discharging — boşaltma müddeti

time bargain — vadeli alış veriş

time charter — taym çarter (bk. Navlun mukavelesi No. 1)

time of conception — gebelik müddeti (bk. Gebelik No. 2)

time of peace — hazar (barış) hali

time (or date) of performance — borcun eda kabiliyetini iktisab etmesi; ifa zamanı (bk. İfa zamanı No. 2 )

time of service — kıdem

time of widowhood — iddet müddeti

time-work — iş saati veya iş parçası itibariyle ücret verilen iş

time (fixed - ) — ecel

time (in-) — vaktinde

time (lapse of-) — zamanın müruru; sürenin geçmesi

time (loss of - ) — geçikme 

tipstaff — kavas, mübaşir

tithe — öşür, aşar vergisi

title (appellation) — Unvan, paye

title (heading) — başlık

title (right to ownership) — sahiplik, mülkiyet hakkı, tasarruf hakkı, temellük hakkı

title (absolute-) — tapu sicilinde malik sıfatı ile kaydedilen kimsenin hukuki durumu

title (abstract of-) — tapu senedi; tasarruf senedi

title-deed — senet

toft — müştemilatlı mesken yeri

toll — müruriye, geçiş resmi

tonnage — toniato, istiap haddi; gemi tonajı

tonnage duty — şarap üzerinde ithalat resmi

tonnage (gross - ) — gayri safi gemi tonajı (bk. Gemi tonajı)

tontine policy of insurance — tontin 

tort — haksız fiil

tortfeasor — haksız fiili işleyen kimse

tortious — haksız, gayri kanuni

torture — işkence

total estate — iflâs masası

total loss — geminin ziyaı

total loss (actual--) — geminin ziyaı veya tamir kabul etmez halidir ki bu bırakma hakkım bahşeder

total loss (constructive - ) — geminin kanunca varsayılan tanı ziyaı hali ki bırakma hakkını bahşeder

toto (in-) — büsbütün, tamamıyla

towage — çekme ücreti

towing — römorkaj

town council — belediye meclisi

town dues — oktruva (duhuliye resmi)

town - planning — şehircilik

township — nahiye, bucak

trade — ticaret

Trade (Board of or Department of-) — Ticaret Bakanlığı

trade (foreign-) — dış ticaret

trade (home-) — iç ticaret

trade (restraint of - ) -— rekabet memnuiyeti

trade custom — ticari örf ve âdet

trademark — alâmet-i fabrika

trade monopoly — gedik

trade name — ticaret unvanı, firma

trade register — ticaret sicili

trade union — iş sendikası

trader — tacir

trading consul — fahri konsolos

trading corporations -— iktisadi gaye güden insan birliği (bk. Cemiyet)

tradition (custom) — anane

traffic — mübadele, alışveriş, ticaret

transactions — ticari muameleler

transactions (banking - ) — banka muameleleri

transactions (fictitious-) — muvazaalı muameleler

transcript — kopye, suret, ikinci nüsha

transfer — devir ve temlik; münakale ; nakil, havale

transfer by law — kanuni temlik

transfer of a case for hearing to another court — dâvanın nakli

transfer of choses in action by judgement — kazai temlik

transfer of claim — alacağın temliki

transfer of liability — borcun nakli

transference (o f office I — devir ve teslim

transferor — muhil (bk. Havale No. 1a ); devreden

transgression — tecavüz, ihlal, muhalefet

transhipment — aktarma

transire — gemiye yüklenen mallar

hakkında gümrük memuru tarafından verilen belge

transit — transit

transit duties — transit gümrük rüsumu (bk. Gümrük resmi)

transition — geçiş, intikal

transitory provisions — intikal devresi hukuku, geçici hükümler

trausitu (goods in-) — aktarma eşyası

transitu (in-) — transit olarak

transmission — intikal, nakil, ulaştırma

transport (means of - ) — nakil vasıtaları, taşıtlar

Transport (Ministry of-) — Ulaştırma Bakanlığı

transportation — sürgün

transports — nakliyat

traveller cheque — seyahat çeki

travelling expenses — harcırah, yolluk

traverse — iddianın hasım tarafça reddi

treason — hıyanet

treason (constructive - ) — kanunca varsayılan hıyanet

treason • felony — hükümdarı azletmek veya hükümet rejimini değiştirmek için isyan

treasure - trove — define

Treasury -—- hazine, devlet hâzinesi

Treasury Bill — hazine bonosu

Treasury Bonds —- hazine tahvilâtı

treating — rey temini için müntahipler hesabına masraf etmek

treatment (ill - ) — pek fena muamele (bk. Boşanma sebepleri No. 1)

treaty — anlaşmadan önceki müzakereler

treaty — aııdlaşma, muahede

treaty of friendship — dostluk muahedesi (bk. Muahede, e)

treaty of peace — sulh muahedesi (bk. Muahede, d)

trespass — başkasının hakkına tecavüz

trespass, (action of-) — müdahalenin refi dâvası

trespass on land — gayrimenkule tecavüz

trespasser — başkasının hakkına tecavüz eden kimse

tret — tenzili paha (bk. Fire)

trial— yargılama, duruşma kovuşturma

tribe — aşiret, kabile

tribunal —- mahkeme

trier (or trior) — jüri heyetine yapılacak itirazın yerinde olup olmadığını tetkike memur kimse

trip charter — trip çarter |bk. Navlun mukavelesi No. 2)

trover (action of-) — lukata dâvası; istirdat dâvası, haksız olarak alıkonan bir şey için tazminat dâvası

troy weight — kuyumcu tartısı

truck system — işçilere ücret olarak para yerine mal verme usulü, trök sistemi

true condition — hakikî şart

trust — mutemetlik; tröst; güvene dayanan muamele

trust for benefit of family — aile vakfı

trust (breach of *) — yediemin yaptığı emniyeti suistimal

trust (cestui que-) — mürtezika, faydalanan

trust (im p lied -) — varsayılan lesis (vakıf)

trustworthy — kanaat verici (bk. İhticaca salih olmak)

trustee — mutemet; kayyım; yediemin; mütevelli

trustee in bankruptcy — iflâs idaresi

trusteeship — nıütevellilik, mutemetlik

tug (or tug steamer) — römorkör

tumult — kargaşalık, ayaklanma

tunnage — şarap resmi

turbary (common of • ) — başkasının arazisinden turb (yer kömürü) almak hakkı

turn — nöbet, sıra

tutelage — vesayet

tutorship — Vesayet

two-chamber system — çift meclis sistemi