İngilizce Hukuk Terimleri Sözlüğü

İngilizce - Türkçe Hukuk Terimleri Sözlüğü

AB Terimleri Sözlüğü

Avrupa Birliğince hazırlanan Terimler Sözlüğü: Glossary of Summaries (İngilizce) Başkanlığımızca hazırlanan Terimler Sözlüğü

Hukuk İngilizcesi Video Anlatımlar

Çeşitli kaynaklardan derlenmiş kelime ve konu anlatım videoları.

Hukuk İngilizcesi Alıştırmalar

Hukuk İngilizcesi ile ilgili kelime, okuma ve yazma alıştırmları.

Hukuk İngilizcesi Writing

Hukuk İngilizce writing alıştırmları.

TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - L

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ

 L. C. J. — Yüksek Mahkemenin “ King’s Bench” dairesi başkanının remzi

L. J. — Yüksek Mahkeme yargıçlarının haiz oldukları “ Lord Justice” lâkabının remzi

labour — iş, çalışma

labour (corporal - service) — beden mükellefiyeti

Labour (Ministry of - ) — Çalışma Bakanlığı

labour disputes — iş ihtilâfları

labour exchange — iş borsası (bk. Borsa No. 3 ); iş bulma bürosu

labour legislation — iş hukuku 

labourer — işçi

laches — bir hakkın takibindeki ihmalcilik

lack — noksanlık, eksiklik

lading (bill of - ) — konşimento

lagan — gemiyi hafifletmek için denize atılan ve fakat şamandıra gibi bir şeyle bağlı olan eşya ve yük

Lammas-Day (o r-Tide ) — meyva devşirme günü (veya mevsimi)

Lammas Lands — yılın muayyen bir kısmı içinde bir ortağa hasredilen ve meyva devşirmeden sonra bütün ortaklara müştereken ait olan, arazi 

land — gayrimenkul sayılan şey ve haklar

land action — gayrimenkul davası 

land agent (or-broker) — emlâk acentası (simsarı)

laud - carriage — kara nakliyatı

laud charges — bir gayrimenkul üzerinde mülkiyetin gayrı aynî haklar

land credit institutions — gayrimenkul kredi müesseseleri

land law — arazi hukuku

land mortgage institutes — gayrimenkul kredi müesseseleri

land - office — tapu idaresi

land registration — gayrimenkullerin tapu siciline geçirilmesi

land registry — tapu sicili

land tax — öşür yerine geçmiş olan ipotekli vergi borcu ; arazi vergisi

land warfare (law of - ) — kara harbi hukuku

land (plot of - ) — arsa

Lands Clauses Acts — istimlak (kamulaştırma) kanunları

landslide — arazi (çöküntü, heyelan neticesinde meydana gelen - )

landslip — kaymış arazi

landing - place — iskele, rıhtım ; muvasalat yeri

landlocked sea — kapalı deniz

landlord — emlak sahibi kiralayan

lapse — müsâlehin mirası bırakan kimseden önce ölümü halinde vasiyetin hükümden düşmesi

larcener (or larcenous) — hırsız

larceny — hırsızlık, sirkat

last heir — son kanunî mirasçı olan devlet

last will — vasiyet

late — müteveffa, ölmüş

lateness — gecikme

latent reserves — gizli ihtiyat akçesi

Law — objektif hukuk; hukuk kaidesi; kanun

law costs — mahkeme masrafları

law day — mahkemenin açık bulunduğu gün, murafaa günü

law fees — mahkeme harçları

law list — levha (No. 1)

Law Lords — Lordlar kamarasının hukuk şubesi âzası

Lawmaker — vazıı kanun

law making — kanun yapmak (vazetmek)

Law Merchant — ticaret örf ve âdet hukuku

law of nations— devletler umumi hukuku

Law of nature — tabii hukuk

Law of Property Acts — İngiltere’de 1922 yılından itibaren tanzim edilen ve eşya hukukuna müteallik müteaddit kanunlar

law of the court (in which a case is tried) — mahkemenin kanunu, lex fori

law of the flag — bayrak (sancak) esası

Law officers of the Crown — müddeiumumi, başsavcı

law reports -— kazai içtihatları ihtiva eden mecmualar

Law schools — hukuk fakülteleri

Law Society (solicitors) — baro 

law (act in the - ) — hukuki muamele

law (administrative - ) —- idare hukuku

law (civil - ) — medeni hukuk

law (commercial-) — ticaret hukuku

law (common - ) — umumî hukuk, İngiliz örf ve âdet hukuku

law (constitutional-) — anayasa hukuku

law (criminal - ) — ceza hukuku

law (fiction of - ) — hukukî faraziye

law (head of the -) — hukukî norm

law (inferences of - ) ) — hukukî istidlâller

law (international-) —- milletlerarası hukuk

law (lynch - ) — linç kanunu

law (maritime-) — deniz hukuku

law ( martial - ) — sıkıyönetim hukuku

law (maxim of - ) — hukuk prensibi

law (mercantile - ) — ticaret hukuku

law (mistake of - ) — lıukukî hata

law (national-) — millî hukuk, iç hukuk

law (presumption of - ) — katî karime

law (principle o f - ) — hukukî prensip, norm

law (private-) — hususî (özel) hukuk

law (provision of - ) — hukukî kaide, hukuk kaidesi

law (public-) — âmme (kamu) hukuku

law (question of - ) — hukukî mesele

law (statute-) — mevzu hukuk, mevzuat

law (substantive-) — maddî hukuk

law (to contravene the -) kanuna aykırılık

law (to evade th e -) — kanuna karşı hile

law (to infringe or to violate the - ) — kanunu ihlal

law (unwritten - ) — örf ve âdet hukuku

law (valid in - ) — hukuken muteber

law (written - ) — mevzu hukuk, mevzuat

laws of the country (the - ) — mevzuat

laws of war — harb hükümleri

lawful — meşru

lawfulness — meşruiyet, kanuna uygunluk

lawgiver — vazıı kanun

lawless — kanunsuz idare edilen, intizamsız

lawsuit — dâva

lawyer — avukat

lay — laik

lay - days — yükleme ve boşaltma müddeti

lay - lord —- Lordlar Kamarası âzasından hukuk şubesine mensup olmayan biri

leader — rehber, önder, şef

leading case — emsal mahiyetinde olan kazaî hüküm

leading motives — mucip sebepler,

esbabı mucibe, gerekçe

leading questions — tanıklara tevcih edilerek yalnız “ cross - examination” usulünde sorulması caiz ve “ evet” veya “ hayır” kelimeler ile cevaplandırılması lâzım gelen telkini sualler

League of Nations — Milletler Cemiyeti

leakage — sızıntı; süzülme firesi

lease — kira, hasılat icarı (bk. İcar No. 2)

lease (contract ot - ) — kira kontratı

lease (ordinary-) — kira

lease (term of - ) — kira müddeti

lease (usufructuary-) — hasılat kirası

leaseholds — uzunca devam eden hasılat kirası münasebeti

leaseholder — kiracı

leave — izin, mezuniyet

leave and licence — davacının izni hakkında fuzulî işgal dâvasında dâva olunan tarafından ileri sürülen defi

ledger — defteri kebir

legacy — vasiyet, teberru, vasiyetle bırakılmış şey

legacy (demonstrative-) — vasiyetle

bırakılmış ve muayyen bir fondan ödenecek para

legacy (general-) — vasiyetle bırakılmış ve miras bırakanın servetinden tediye edilecek para

legacy (specific - ) — vasiyetle bırakılmış olan ve miras bırakanın menkul kıymetlerinden muayyen bir hissesini teşkil eden teberru

legacy duty — veraset vergisi

legal — kanunî, meşru, kanuna uygun

legal aid — adlî müzaheret

legal capacity — medenî haklardan istifade ehliyeti

legal (equitable) claim— dâva (No. 1a)

legal documents — resmi evrak

legal duties — kanundan doğan borçlar

legal effect — hukuki netice

legal entity — tüzel kişi, hukukî varlık

legal error — adlî hata

legal evidence (principle of - ) — kanunî beyyine sistemi (bk. Beyyine sistemleri No. 2 )

legal history — hukuk tarihi

legal interpretation — hukuki tefsir (yorum ) (bk. Tefsir No. ç)

legal mortgage — kanunî ipotek

legal order — hukuk (bk. Hak N o.1)

legal portion — mahfuz hisse

legal remedy — kanun yolları

legal requirements — kanuni şartlar

legal relation — hukuki ittisal

legal relationship— hukuki münasebet

legal representative — kanunî mümessil (temsilci)

legal science — hukuk ilmi

legal system — hukuk (bk. Hak N o.1)

legal tender — bir borcun itfası için alacaklının kabul etmeye mecbur olduğu memleket parasının nevileri

legality — meşruiyet

legalization — tasdik

legate — papanın fevkalâde murahhası (bk. Elçi No. 1 b)

legatee — mûsâ leh

legation — elçilik binası

legislation — kanun vaz’ı yasama

legislative power — teşri fonksiyonu,

yasama erki (bk. Devlet teşkilâtı)

legislator — kanun vazıı

legitimacy (petitions con cern in g-) — nesep dâvaları

legitimate — meşru

legitimate child — nesebi sahih çocuk

legitimation (declaration o f - ) — nesebin tashihi

legitimism — meşruiyet

lender — ödünç para veren kimse, mukriz

lese - majesty — hükümdar kudretine veya mümessiline ihanet

lesion — gabin

lesseo — kiracı

lessor — mucir, kiraya veren

let on hire ( to - ) — kiraya vermek

let on lease (to - ) -— hasılat kirasına vermek

letter — lâfız; mektup; tezkere

letter of advice —• ticaret mektubu; teyit mektubu

letter of carriage — nakliye senedi

letter of credit — akreditif, itibar mektubu

letter of farewell — veda name

letter or guarantee — teminat mektubu

letter of licence — alacaklılar tarafından âciz halinde bulunan borçluya muamelelerinin mahdut bir müddet zarfında devamı hakkında verilen müsaade

letter of request — diplomasi yolunda yabancı memleketlerde delillerin tesbiti hakkındaki adlî yardım

letters of administration —• vasiyetname veya vasiyeti tenfiz memuru bulunmadığı takdirde mahkeme tarafından bir tasfiye memuruna verilen salâhiyet

letters of counter-marque — “ letters of marque” ihracına mukabele olarak Bahriye Nazırı tarafından ticaret gemisi kaptanına verilen salâhiyet

letters of marque (or mart or marque and reprisal) — yabancı bir memleket veya tebaasına zecri muamele etmek için Bahriye Nazırı tarafından ticaret gemisi kaptanına verilen salâhiyet

letters patent — imtiyazname, berat 

levant and couohant — üzerinde mera hakkı olan bir arazide kışın dahi kalan hayvanlar

levitical degrees — Tevrat hükümlerince evlenmeye mani olan karabet derecesi

levy (to - ) — haciz altına almak, askerliğe çağırmak veya yazmak

levy in mass — umumî seferberlik

lex domicilii — ikametgâh kanunu

lex et eoıısııetudo Parliameııti — Meclisin iç teşkilâtına müteallik olupta bizzat Meclis tarafından verilen karar ve uygulanan teamüller

lex fori — mahkemenin kanunu, lex fori

lex loci actus (or contractus) — akit yeri kanunu

lex loci celebrationis — evlenme akti yeri kanunu

lex loci solutionis — ifa yeri kanunu 

lex mercatoria — ticaret örf ve âdet hukuku

lex non scripta — örf ve âdet hukuku, yazılı olmayan hukuk

lex rei sitae —- şeyin bulunduğu yer kanunu

lex scripta — mevzu hukuk, yazılı hukuk

lex situs — şeyin bulunduğu yer kanunu

lex talionis — kısas

liabilities — passif (bk. Mevcudat)

liability — borç; mesuliyet, sorum

liability (civil - ) — hukukî mesuliyet

liability (contingent - ) — melhuz olan borç

liability (criminal-) — cezaî ehliyet; cezaî mesuliyet

liability (employer’s - ) — istihdam edenin mesuliyeti

liability (limited - ) — mahdut mesuliyet

liability (transfer of - ) — borcun nakli

liability insurance — mesuliyet sigortası (bk. Kazaya karşı sigorta)

liability of the keeper of animals — hayvanlar tarafından yapılan zararlardan mesuliyet

libel — yazı, baskı, resim gibi vasıta ile yapılan iftira suçu

liberal arts — serbest meslekler

liberalism — liberalizm

liberty — hürriyet, istiklâl, serbestlik ; imtiyaz, muafiyet, ruhsat

liberty (civil - ) — şahsî hürriyet, masuniyet

liberty (political - ) — siyasî hürriyet

liberty (religious-) — dinî serbestlik, mezheb hürriyeti

liberty of labour — çalışma hürriyeti

liberty of the press — matbuat (basın) hürriyeti

licence — izin; ruhsatname, ruhsatiye ; lisans

licence (exclusive-) — bir kimseye münhasır ruhsatname

licence (letter of - ) —. alacaklılar tarafından âciz halinde bulunan borçluya muamelelerinin mahdut bir müddet zarfında devamı hakkında verilen müsaade

licence (marriage - ) — evlenmeye izin

licensee — ruhsatlı, izinli kimse

licit — ınesru, caiz

lie (to - ) — caiz olmak, çıkmak

lien — hapis hakkı

lien — kanuni ipotek (hk. îpotek)

lienors — gemi alacaklıları

life — hayat

life (presumption of - ) — hayat karinesi

life annuity — kaydı hayat şartıyla senelik İrat

life - assurance — hayat sigortası

life insurance — hayat sigortası

life - interest — kaydı hayat şartıyla intifa

life - office — sigorta şirketi

life - policy — hayat sigortası poliçesi

life - table — vefiyat cetveli

lifetime — hayat müddeti, ömür

lifelong — yaşama müddetince

lifelong support (agreement for - ) — ölünceye kadar bakma akdi

ligan — bk. lagan

light - dues — fener resmi

light - houses — fenerler

light - house charges — fener resmi

lighter — mavna

lighterage — mavna ücreti

lighterman — mavnacı

lights (ancient - ) — komşuluk bakımından caiz olan pencereler

limit — hudut, had; ecel

limit of age — yaş haddi

limitation — mühlet, mehil

limitation (period of - ) — zamanaşımı süresi

limitation (statutes of - ) — zamanaşımı süresi veya hakkı düşürme müddetine müteallik kanunî hükümler

limitation (statutory-) —• ıskatı zamanaşımı; hakkı düşürme müddeti

limitation of action — iskatî mururu

zaman (zaman aşımı) (bk. Müruru zaman No. 1)

limitation of liability — mesuliyetin tahdidi

limitation on sovereignty — hâkimiyetin tahdidi (sınırlandırılması)

limited (liability) company — limited şirket

limited heir — ön mirasçı (bk. İkame No. 2)

limited liability — mahdut mesuliyet 

limited owner — intifa hakkı sahibi

limited partnership — komandit şirket

line (in the ascending-) — usul hısımlığı

line (in the descending-) — fürû hısımlığı

lime (in the direct - ) — birbirinin sulbünden gelenler arasındaki hısımlık

liquid assets — paraya kolay çevrilir mallar

liquidate — tasfiye etmek, tediye etmek

liquidated — rakamla tespit edilen; tediye veya tasfiye edilmiş olan

liquidated damages —- maktu zarar ve ziyan

liquidated demand — meblağı rakamla tespit edilen veya edilebilecek dâva arzuhali

liquidation (official) — resmi tasfiye

liquidators — tasfiye memurlar (bk. Tasfiye)

lis alibi pendens — dâvada nıuallâkiyet

lis mota — atılan dâva

lis pendens — dâvanın derdesti rüyet olması

list — bordro

list (black - ) — kara liste

literal — lâfzı

literary property — edebî mülkiyet, edebî eserler üzerindeki haklar

litigant — dâva eden, dâvacı 

litigation — dâva

litigious question — münazi fih, niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu

Lloyd’ s— deniz sigortası ve gemilerin tasnif vc tescili muameleleri ile uğraşan müessese

Lloyd’s brokers — Lloyd’s müessesesinin azası olan sigorta acenteleri

Lloyd’ s Register — her millete mensup gemilerin denize elverişliliklerine göre alfabe sırasıyla tasnifini gösterir yıllık

Lloyd’s underwriters— Lloyd's müessesinin âzası sıfatıyla sigorta akitlerinden doğan rizikoları üzerlerine alan münferit sigortacılar

load — yük, hamule

loading-days — yükleme müddeti

loan — ikraz ve istikraz

loan banks — ikraz müesseseleri

loon for use (or o f goods) — ariyet

loan on bottomry — deniz ödüncü

local allegiance — İngiltere'de bulunan yabancının göstermesi lâzım gelen sadakat

local authority — mahallin en yüksek mülkî makamı; mahallî (hususî) idare

local customs — halli âdetler (bk. örf ve âdet)

local government — vilâyet hususi idaresi; hususî idare

local police (authorities) — belediye zabıtası

local taxation — mahallî resim ve narhlar 

Iock-out — lokavt

loco citato — zikri geçen yerde

locus in quo — bir vakanın zuhur ettiği yer

locus poenitentiae — suç teşebbüsünden çekilme fırsatı

locus regit actum — bir muamelenin şekli akdedildiği yer kanununa tabidir.

locus sigilli — mühür yeri

locus standi — mahkemeye müracaat hakkı, mahkemede istima edilme hakkı

lodger — kiracının kiracısı; ikinci müstecir

lodgment — tevdi

lodgment - office — tevdi yeri

lodgment (with a public authority) — emaneten tevdi

log - book — gemi jurnali

long dated loan — uzun vâdeli istikraz (bk. İstikraz No. 2 C)

long vacation — mahkemelerin tatili

looting — çapulculuk

Lord — Lord, mal sahibi, Lordlar Kamarası âzası

Lord Chancellor (lug.) — Adalet Bakanı

Lord Chief Justice of England — Yüksek Mahkemenin “ King’s Bench” dairesi başkanının lâkabı

Lord High Steward — Yüce Divanın başkanı

Lord Lieutenant — umumi vali

Lord Mayor — bazı büyük şehirlerin belediye reisi

Lords (House of ) — Lordlar Kamarası

Lords Justice of Appeal — Yüksek Mahkemenin istinaf dairesinde bulunan yargıçların lâkabı

Lords o f Appeal in Ordinary — Yüksek Mahkemenin istinaf dairesinde bulunan yargıçlar

loss — hasar, zarar, ziyan

loss of civic rights (honorary civic function) — medenî haklardan ıskat

loss of profit — mahrum kalınan kâr 

lost or not lost — deniz sigortası poliçesine derç edilen bir kayıttır ki buna  göre gemi sigorta akdi sırasında hasara uğramış olsa bile sigorta hüküm ifade etmektedir

lot — hisse, pay

lot (to decide by - ) — kura çekmek

lottery — piyango

Lotus case — Lotus meselesi

lower court — bidayet mahkemesi

lucid interval — hal-i sahv

luggage — yolcu eşyası, bagaj

lump sum — taksit ile değil; yekten, hep birden

lunacy — akıl hastalığı

lunacy so found — akıl hastalığı

lunatic — mecnun, akıl hastalığına müptelâ

lunatic - asylum — timarhane

TEMEL İNGİLİZCE TÜRKÇE HUKUK SÖZLÜĞÜ - K

A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R -  S - T - U - V - WYZ 

K. B.— Yüksek Mahkemenin “ King’s Bench” dairesinin remzi

K. C. — “ King’s Counsel” payesinin remzi

keelage — liman remzi

keeper — bekçi, muhafız, korucu

keeping house — bir tacirin kendi evinde kalması” ki bu keyfiyet bir iflâs sebebidir

Keys (House of - ) — “ Man” adasında yasama meclisi

Khedivate — hidiviyet

kidnapping — adam kaldırmak

kin — nesep, soy, hısım

kin ( collateral - ) — civar hısımı

kin (lineal - ) — usul veya füru nevinden hısım

kin (next of - ) — en yakın akraba

kind — cins, nevi, çeşit

kind ( payment in - ) — aynen ifa 

king — kıral

King’s Bench Division — Yüksek Mahkemenin dairelerinden biri

King’s chambers — İngiliz kara sularının bir kısmı sayılan körfezler

King’s Counsel — avukatlara bahsedilen paye

King’s evidence — ele veren suç ortağının şahadeti

King’s Proctor — hazine avukatı

King’s Regulations — askerî ceza hukuku

King’s Remembrancer -—- eskiden - kralın tahsildarı; şimdi Yüksek Mahkemede yüksek bir memur

kingdom — kraliyet; bir kralın idaresindeki devlet

Kingdom (United -) — Büyük Britanya ve şimal İrlanda’nın heyeti mecmuası

kingship — krallık 

kinship — hısımlık

knight — şövalye, asilzade; adının önüne “ Sir” lâkabı konma hakkını haiz olan kimse

knowledge — bilgi (bk. Cehil No. 1), vukuf